NEYİN PARÇASI? HANGİ BÜTÜN?(2)
İSMET ÖZEL
.

Tarihte bir dönem geldi ki, Müslümanlar Avrupa ile Hindistan ve Çin arasındaki ticaret yollarını denetim altında tuttu. Bu Avrupa için baharat yolu ve ipek yolunun tıkanması demekti. Bu tıkanma Avrupa katında mağlubiyet anlamına gelmiyordu. Müslümanlara karşı yürütülen Haçlı Seferleri Avrupa’nın tarihten ders almama hususunda nasıl inatçı olduklarını anlamada ne türden bir anahtar işlevi gördüğünü size anlatabilir. Bazı ticaret yollarının tıkanması başka bazı yolların açılmasına vesile olabilirdi ve nitekim oldu. Avrupalılar deniz üzerinden yeni ulaştıkları yerleri keşfettiklerine inanarak yaşadılar ve halen yaşıyorlar. Yeni ulaştığı topraklara dört kez gidip gelen Kristof Kolomb “Amerika” kıtasının varlığından habersiz olarak öldü. Biz Türkler de birçok Amerikalının şükran gününde kesip yedikleri hayvana oradan (Hindistan’dan) geldiğini zannederek “hindi” dedik.

Hayret edilecek şeyi arıyorsak onu her mekânda ve her zamanda bulabiliriz. Sihirbazları seyre dalmak kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülüktür. Çünkü böylece kendi enayiliğimizden zevk almış oluruz. Avrupa kendi yaşadığı Orta Çağ’ı bahane kılarak dünyaya “inanca karşı bilim” önermesini çok kolay yutturdu. Bilim bir safsata olmaktan ziyade veya onun yanı sıra bir büyüdür. XXI. Hıristiyan asrında bu büyünün tesir sahası bütün kavimleri kapsamış görünüyor. Türk toplumunu idare etme mevkiini ele geçirmiş olanlar Avrupa’ya yakınlıkları sebebiyle diğer toplumlardan daha önce sihrin sahasında yerlerini aldılar. Bilim söylencelerini merkeze almadan modern hayatın meseleleri çözüme kavuşturulabilirdi. Bunun için toplumun vatan kavramında bir uzlaşmaya varması gerekiyordu. Böyle bir uzlaşmaya gerek duyulmadı. Duyulmadığı için Cumhuriyet tarihi boyunca adım adım bu günkü duruma düştük. Türk diyarında yüksek mevkileri ele geçirmiş olanlar Dünya Sistemi’nden iktidar dilenir haldedir. Tanzimat edebiyatını Servet-i Fünun dergisi takip etti. Dolayısıyla bugün millî olarak bir piyangomuz, fennî olarak birçok sünnetçimiz var.

Kur’an bize, biz Müslümanlara ilim sahiplerinin şirkten arınmış, zihnini bidat ve hurafelerden arındırmış muvahhitler olduğunu öğretiyor. Demek ki, İslâm denince ilk anlayacağımız şey şahadet âleminin yeri hususunda bir zihin berraklığıdır. İslâm bizi tapılmağa değer olanın ne olduğunu, yolundan gidilmesi gerekenin kim olduğunu bilmeğe icbar ediyor. Allah’ın bizi mecbur bıraktığı şey kurtuluş yolunu mal edinmede ve oğullar sahibi olmada aramadan yaşama imkânıdır. Demek ki, ilk fark edeceğimiz şey Yahudi ve Hıristiyanların gasp ettikleri ilişkiler haricinde bir münasebet alanıdır. Bu alanın bilincine Müslümanların ermiş olması gayri-Müslimleri meraka sevk edecektir. İşte bu nokta denetim gücünü Müslümanların ellerinde bulundurduğu hegemonyaya merkezlik edecektir.

Gayri-Müslim dünya bütünün neye tekabül ettiği hususunda şaşkın durumdadır. Yahudilerin ilâhiyatı Tanrı’nın akıl erdirilemez bir ihtişam olduğu fikrinden hareketle başlar. Bu fikrin yanında Yahudilerin seçilmiş oldukları yer alır. Bu iki fikir bir araya gelince dünyanın çekilip çevrilmesi bahsi tamamlanmış oluyor. Her Yahudi kendini Tanrı’nın bir parçası saydığı için Yahudi olsun olmasın diğer bütün insanların nasıl sevk edileceğinden sorumlu sayar. Bugün Gazze şeridinde olan bitene dünyanın tepkisi Yahudilerin dünyayı algılayışlarının bir sonucudur. Adet itibariyle Yahudilerden çok olan Hıristiyanlar yine onların, Yahudilerin bir parçası olarak hareket eder. Meryem’in oğlu İsa’ya Mesihlik atfederek başladı Hıristiyanlık. Kilisede yapılan Efkaristiya ayini her Hıristiyan’ın İsa’nın bedenini (ekmeği) yemesi ve kanını (şarabı) içmesi suretiyle birer Mesih olmasını sağlar.

Bilim büyüdür demiştik. Sarahaten görelim ki, modern Batılı insan başını büyüden salim kılmak için büyüye saplanır. Kafasını Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa mahsus din anlayışından uzaklaştırır. Garip olan şudur ki, uzaklaştırdığı nispette din dolayısıyla riayet edilen ritüellere hoşgörüyle bakar. Bu felâkete yüzyıllar içinde defalarca uğradık: Bir şekilde benimsediğimiz tek dünyalı Yahudilik bizi cennetin kapısında Aziz Petrus’un beklediği Hıristiyanlığa götürdü. Ne bakımdan Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa yakın olduğumuzu yeniden ve yeniden keşfetmeğe çalışmaktan vazgeçelim. Asla dönmek gerek Yahudilikten ve gerekse Hıristiyanlıktan elden geldiğince uzaklaşmakla mümkündür. Bunu ben tek başıma yapamam diyorsanız o zaman yol arkadaşı edinmenin bir usulünü bulun.

İsmet Özel, 7 Cemaziyelahir 1445 (20 Aralık 2023)


İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.