ÇEVRESİNDE DÖNMEK
İSMET ÖZEL
.

Çevresinde döndüğü şeyin “ışık” oluşu pervaneye kötü gözle bakmamızı önler. Demek ki biz insanlar çevresinde dönülen bir şeyin mevcut oluşunu anlamlı buluruz. Buradan anlaşılır ki, dikkatimizi etrafında dönmekten ziyade çevresinde dönülen şeyin özelliğine çevirmişizdir. Modern kültür tuhaf bir kurgu içindedir. Yani birileri kendilerinin para çevresinde döndüğünü belli ettiyse güvenimizi kaybeder. Bu satırları okuyan herkesin aklına “İyi ama; dünyada herkes para etrafında dönmüyor mu?” suali takılacaktır. İşte modernlik hastalığının tasvirinin tamamı budur. Görünürde paraya bağımlılık kötülenir; oysa gerçek işleyişiyle modernlik para etrafında dönmenin önce olağan, sonra tercihe şayan sayılmasıyla insan ruhuna sinmiştir. Avrupalıların büyük keşifler diye adlandırdıkları yolculukların açtığı kapı müstemlekecilikti. Dünya önce parayı ele geçirmenin heyecanını hissetti. Bu heyecanı ele geçirilen paranın muhafazası takip etti. Dünya Sistemi işleyişine ara vermedi. Bu demek insanoğlunun keyfince sarf edeceği zamandan mahrum bırakılması demekti.  

Başımıza gelen her şeyin hem tek tek kişileri, hem de o kişilerin mensup oldukları insan topluluklarını yakından ilgilendiren tarafları var. Kendi aralarında birbirlerine kıyacak sertlikler yaşamalarına rağmen dışa karşı sağlam bir duvar gibidirler. İsrail oğulları binlerce yıl ancak kendilerince anlaşılabilen bir kültürün temsilcisi olarak var oldu. Hayatında Tevrat’ı, Talmud’u, Kabala’yı ve Yahudiliğe dinamizm aşılayan daha birçok başka şeyi öne çıkaran Yahudiler vardır. Giderek her insani zaafı kutsallaştıran Yahudi cemaatleri vardır. Aralarındaki düşmanlıklara rağmen her Yahudi bir diğeri nazarında kıymet taşır. Düşman olunan şeyin Yahudiler değil, dokunulmazlıklar olduğunu bilmek lâzım. Bugün acımasız bombardımanları sebebiyle İsrail’e “terör devleti” demek fazladan bir tekrardır. Yahudi teröristler Hıristiyanlığın 1914üncü yılında Filistin’e doluştular. Daha o tarihte terör devletini kurmuşlardı. Balfour deklarasyonu (bildirgesi) üç sene sonra, 2 Kasım 1917’de gelecektir.

Devlet olarak bu günkü İsrail’in belirginleşmesi modernliğin istikametini anlamada öğreticidir. Dünyanın seyrine muhalefet etmeksizin var olan bir İsrail’in bütün kilitleri kıracağına inanan Siyonistler 1948’de karşımıza devlet olarak çıkacak İsrail’in filarmoni orkestrasını 1936’da faaliyete geçirdi. Tarihte olup bitenler arasından neyi izaha gayret ettiğimizi kendimize sormaktan geri durmamalıyız. Mekteplerde bize Arşidük Ferdinand’ın suikasta kurban gidişinin I. Cihan Harbi’nin görünürdeki sebebi olduğunu öğrettiler. Oysa suikast savaşın gerçek sebebiydi. Eğer imparatorluk tahtına çıkmasına birkaç ay kalmış olan Ferdinand Avusturya-Macaristan İmparatoru olsaydı yönetimi altındaki her kavme özerklik verecek ve böylece karşımıza Hıristiyan bir Avrupa Birleşik Devletleri çıkmış olacaktı. 1913-14 yıllarında ne anlama geliyordu bu? En büyük sermaye açısından terazinin bir kefesine ABD’nin diğer kefesine Avrupa’nın yerleştiği 1913’ü 14’e bağlayan günlerde kabul edilen Federal Reserve kanunu müessiriyetini ika edemeyecek ve ABD mali hegemonyası tesir sahası bulamayacaktı. Tersi oldu.

Tersi oldu ve insan ümit ve beklentileri mali bakımdan tasavvur edilemeyecek kadar zenginleşmiş kimi şahısların oyuncağı haline geldi. Oyuncak diyoruz. Zira dünya savaşlarının her ikisinin de izahı sosyologi yardımıyla yapılamıyor. ABD kamuoyu devlet olarak I. Cihan Harbi’ne girmenin hata olduğu fikrindeydi. Pearl Harbor baskını ABD topraklarının saldırı tehdidi altında olduğunu göstererek medya esiri Amerikalıları II. Dünya Harbi'ne mahsus ateşe attı. ABD yönetimini ellerinde tutanlar dünya savaşlarının her ikisinde de soğukkanlı bir tavırla hükümet mevkiinde durdular. Bol keseden vaatlerde bulunuyormuş gibi yaptılar ve aldattıkları milletlerin hayat damarlarını dumura uğrattılar.

Bir milletin hayat damarı elinde koz olarak tuttuğu her şeyi besler. Atlar uzun dönem Türk milletinin hayat damarı olarak bilindi. Atların çokluğu birilerinin gözünü korkuttuğu için bu ülke hem İkinci Cihan Harbi'ni takip eden yıllarda ve hem de 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra iki kez at katliamına şahit oldu. Atların ortadan kaybolmasıyla nelerden mahrum bırakıldığımızı hayal bile edemiyoruz. Kendinize şu suali sorun: Otomobil imalâtında Çinliler İsveç’teki Volvo firmasından daha mı güçlü? Asla değil. Mali hegemonya hem banka hesaplarından, hem de en fakirin elindeki birkaç kuruştan ne kâr sağlayacağını bilerek iş görüyor. Kâr peşinde koşanlar kâr bekledikleri her alana yatırım yapıyor. Bu sebeple Dünya Sistemi ile ilişkisini koruyan her ekonomi gayri meşru kazanç yollarına neler borçlu olduğunu bilerek yaşıyor.

İsmet Özel, 16 Cemaziyelevvel 1445 (29 Kasım 2023)


İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.