Fikriyat sahasında vaktin ziyan olmadığına bigâneleri ikna etmek için hegemonyacı kültür içinde önce post-modernlik icat edildi. Bu icadı küreselleşme takip etti. Niçin post-modernlik, niçin küreselleşme? Her ikisi de her ne kadar durum tespiti görüntüsü veriyorsa da kirleri halının altına süpürme faaliyetinin bahanelerinden başka şeyler değil. Bahane bulanların yüzüne buldukları bahanelerin fayda vermediğini vurmak için şiiri üstün kılıp fikriyata bereket veren sahanın nerede bulunduğunu göstermemiz lâzım. Yetmeyecek; şeklini de tayin etmek zorundayız. Günlerini Türkeli’nde geçiren insanların ağzından şu veya şuna benzer cümlenin sadır olduğuna şahit olursunuz: “Elimize daha çok para geçiyor; ama bereketi yok”. Bununla enflasyonu mu tenkit etmiş oluyor veya döviz kurlarından şikâyet mi etmiş oluyorlar? Hayır, Türk’ün bereketten anladığı başka bir şey. Bu şey dünya milletleri arasında Türk’ün ne işi olduğuna da, niçin varlığımızı Türk varlığına armağan ettiğimize de, modernlik tarihini şekillendiren güç diye Türk gücünü bilmeğe de ışık tutar. Bilgi civarımızda olmalıdır. Bilgi civarımızda değilse bize belâmızı bulduran bir yerdedir. Türk milleti olarak karnımızdan konuşmadığımız için sarahaten ve civarımızdaki bilgiye istinaden Anayasa’dan İstiklâl Marşı çıkmaz, İstiklâl Marşı’ndan Anayasa çıkar beyanında bulunduk. Hiçbir kâfirin gözü Türk milletine meydan okumağı yemedi. Her ne kadar İstiklâl Marşı’ndan Anayasa çıkaracak bir yiğitlik gösterilemedi ise de kuyruklarını apış aralarına kıstıranlar sistem değişikliğini becerdiler; amma ve lâkin Anayasa’dan İstiklâl Marşı’nı çıkarmağı beceremediler. Tarih fırsatçılara fırsat tanımama gücünü nereden alıyor?
İsmet Özel, 18 Ocak 2019
İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.