Türkler haçlı seferlerinin başarısızlığa uğraması sonunda Avrupalıların bütün hükümranlık iddialarını iflas ettirerek Avrupa’da mukim insanların yaşadıkları topraklara hapsedilmesini sağlayan bir düzen kurdular. Türkler hiçbir devletle savaşmadılar. Türkler Hıristiyanlıkla savaştılar. Batıya doğru ilerlerken karşılarındaki orduların hiçbiri hiçbir devlete bağlı bir ordu değildi. Hepsi Haçlı ordusuydu. Yani biz Niğibolu’yu da Mohaç’ı da Haçlı ordusunu mağlup ederek kazandık. Gerçi Mohaç’ta Macarlar ağırlıklıydı ama gene o bir Haçlı ordusuydu. Yani Türklerin dünya tarihinde kendilerine bir yer edinmeleri gayri Müslim güçleri etkisiz bırakmaları suretiyledir. Başka hiçbir suretle olmamıştır.
"Türkiye'de, İstiklâl Harbi’ni kaybedenler bir an pes etmedi, İstiklâl Harbi’ni kazananlar bir an söz sahibi olmadı."
"İstiklâl Marşı Derneği üyeleri olarak yerimizi -Rasûlullah'ın emrine uyarak,
Bizim kendini bilen âlimlerimiz zamanında şunu söylemiştir: “Din esastır, devlet onun fer’i olarak kurulmuştur.”
İstiklâl Marşı en son ocağın sönmeden Türk Milleti'nin pilinin bitmeyeceğini söylüyor.
1982 Anayasası’nda İstiklâl Marşı’nın zikredilmesinin bir tek açıklaması olabilir: İstiklâl Marşı’nda dile getirilen şeylerin mevcudiyetinin ortadan kalkması tehlikesi barizdir.
"Bizim nerede olduğumuz ne için olduğumuzla birebir irtibatlıdır. Dünyada iken aşağıda bir yerdeyiz.
"Bugün gelinen noktada Türkiye'de yaşayan insanların önünde iki yol var: Ya dünyanın kazançlı çıkması için