Biz Mekke ve Medine’yi vatan tutmaktan aciz kalmış insanların, “Madem bunu yapamadık, hiç olmazsa canımızı kurtaralım.” endişesi ile vatanlaştırdığı bir alanı kendi alanımız kabul ettirdik. Onun için hemen Cumhuriyetin ilânı ile beraber Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nda, “Türkiye devletinin dini din-i İslâm’dır” hükmü yer aldı. Eğer bu işler böyle olmasaydı, bu ifade böyle zikredilmezdi. Netice itibari ile bizim bir vatanımız var, “Bu vatan bizim” diyebilmek için.
Biz duamızı “şerrin mâniayla karşılaşması, hayrın önünün açılması” yolunda yapacak keyfiyeti tutturabilirsek ondan sonrasını zaten melekler yapar.
Bizim dünyada iki sistemi olan müzikten birisi olan Türk müziği elimizden alındı.
"Ortaya yalınkılıç ne Türkiye'yi ne dünyayı kurtarmak üzere atılıyoruz. Hatta Türkiye'nin başına gelmekte olan felaketin anlaşılabileceği konusunda bile umutlu değiliz.
" 'Türkiye niçin vatan' sorusu, 'Türkiye kimin vatanı' sorusundan ayrı olarak cevaplandırılamaz.
"Şerefimizi birilerine satmak üzere 'iman sahibi' olmayı gözeten insanlardan ayrıldığımız için
"İslâm'ın dışında hiçbir iyilik yoktur. İslâm'ın içinde hiçbir kötülük yoktur"