Eğer Osmanlı Devleti bir duraklama devri yaşadığında ve Osmanlı Devleti’nin çöküşü son derece yavaş ve son dakikaya kadar hasımlarını korkutan bir şey olarak, endişe içine salan bir şey olarak vuku bulmuşsa bunda doğrudan doğruya Türk kadınlarının sadece payı değil, etkisi var. Onlar hem cepheye gönderdikleri eşleri ve oğulları, hem de sosyal hayatın çekilip çevrilişinde helal-haram sınırını gözeten ve bu konuda kaideleri yerine oturtan kişiler olarak işi yürüttüler ve bundan Türk milleti kazandı.
Kapitalizmin bir hasmı varsa bunun adı “Türk düzeni” olarak konabilir; sosyalizm veya komünizm olarak değil.
"Biz İstiklâl Marşı Derneği'ni Türkiye'nin varlığının tehlikede olduğu görüşüne sahip olduğumuz için kurduk. Türkiye'nin durumu pek o kadar da kötü değil diyen...
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım demek, şu demektir: Hele vurmaya yeltenilen zincir bize gösterilsin; o vakit görelim Mevlâm n’eyler. Kaderime razıyım, yani esarete razı değilim.
"Dünyada İslâm'ın bir istiklâl iddiasında bulunduğu yegâne ülke Türkiye'dir. Hiçbir ülkede İslâm'ın istiklâli uğruna idareye hâkim olmuş bir zümrenin mevcudiyeti bahis konusu değildir.
"Bugün yaşadığımız modern veya post modern hayatı başlatan şey Türklerin tarih sahnesine çıkmış olmasıdır.
İstiklâl Harbi’ni, “Ben bu toprakları gâvura yedirmem.” diyen bir avuç insanla kazandık.