Tahliye Demişken

Tahliye Demişken

Bugünlerde ortalıkta en çok dolaşan kelime tahliye. “Falanca tahliye edildi”, “filanca tahliye edildi” deniliyor. Biz de tahliye kelimesinin ne demeğe geldiğini bilmesek de, birisi “falanca tahliye edildi” deyince bir şey anladığımızı varsayıyoruz. Bu varsayımlardan en yaygını “tahliye edildi” ibaresinden “serbest bırakıldı” anlamı çıkarmamızdır. Hâlbuki serbest bırakma başka tahliye edilme başka. Aslında  hukuk sahasında kullanılan  kelimelerin, başta “hukuk” kelimesinin kendisinin Türkçeden tard edilememesinin neticeleri bunlar. Bu kelimelerin "Öztürkçesini" bulamadılar, bulamıyorlar, bulamayacaklar. Ve yine bu sıralarda "Kürtçülüğüyle" övünenlerin "Öztürkçe tutkunluğu" da dikkate değer. Mesela BDP'liler "özerk" kelimesini dillerinden düşürmüyor. Ne dediklerini biliyorlar mı acaba? Yahut ne dedikleri anlaşılmasın diye mi özerk kelimesinde ısrarcılar? Özerk yerine "muhtar" kelimesini kullanırlarsa kendilerine gülüneceğinin farkında olsalar gerek. Zira muhtar ihtiyar sahibi, yani iradesi olan demek.  X, Q, W harflerini çok sevdikleri gâvur yazısının içinden çıkan "otonomi" kelimesini kullanmaktan kaçmalarının da başka bir sebebi olsa gerek. Yahut özerk kelimesinin Kurmanci, Zazaki, Gorani ve Soranicesi ne demek acaba? Mesela şu günlerde Kırım hadiseleri sırasında Kırımlılar "Kırım Muhtar Cumhuriyeti" tabirini kullandılar hep, duyduk. Zaten Kırım Tatarca’sında oranın resmi adı Kırım Muhtar Cumhuriyeti'dir.  Kırım Özerk Cumhuriyeti ibaresi Türkiye'deki televizyonlardan  işitildi yalnızca.

Tahliye Arapça bir kelime ve boşaltma demek. Helâ kökünden geliyor. Evet, kelimenin kökü helâ, bildiğimiz helâ. O da boş, tenha yer demek. İnsanların arasında taharet almak edep dışı olduğu için biz helâ demişiz. Bugün mesela yan yana ayakta bevledenlerin o işi yaptıkları yere helâ denmiyor çünkü orası tenha değil.  Hani Nasrettin Hoca'ya Amerikalı bir misafir gelmiş de gecenin bir vakti helâyı sormuş. Hoca da Amerikalıyı almış evin dışında uzakça bir yere götürmüş ve boş bir tarlaya varmışlar "İşte burası!" demiş.  Bunun üzerine Amerikalı şaşırıp da Hoca'ya "Organizasyon bozuk" diye çıkışınca Hoca’dan “Organizasyon tabii ki bozuk! Eğer organizasyon bozuk olmasaydı sen benim babamın tarlasına edeceğine gelip ben senin babanın tarlasına ederdim!” cevabını almış.

Tahliye kelimesini şu anda Türkçede en doğru manasıyla su tahliyesi derken kullanıyoruz. Mesela bir yeri su bastığı zaman oradaki suyu tahliye ediyoruz yani boşaltıyoruz. Yahut barajlarda aşırı doluluk olduğu zaman barajın kapakları açılır ve fazla su tahliye edilir. Onu da barajlardaki su tahliyesi olarak biliyoruz. Tahliye kelimesini doğru kullanımı böyledir. Peki, bugünkü hukuki manada tahliye kelimesinin aslı ne? Yani bugün hapishaneler çok dolu olduğu için mi tahliyelerden söz ediyoruz? Mesele hapishanelerin boşaltılması mıdır? Hayır, işte yukarda da dediğimiz gibi, serbest bırakma manasında tahliye edildi deniyor. Ama bunun aslı “tahliye-i sebil”dir. Bugün bu ibareden “sebil” kelimesi düşmüş. Sebil bildiğimiz sebil. Hani sokaklarda fisebilillah dağıtılan su. Ama kelimenin asıl manası yol, cadde demek. Zaten sebil işi de yolda, caddede yapıldığı için böyle denmiş. Tahliye-i sebil ibaresi de yolun boşaltılması demek. Yani mahpusun önündeki mânianın kaldırılması, yolunun açılması demek. Biz de bu "tahliye-i sebiller" dolayısıyla kimlere hangi yolların açıldığını göreceğiz.

Gökhan Göbel