İstiklâl Marşı en son ocağın sönmeden Türk Milleti'nin pilinin bitmeyeceğini söylüyor. Yani. Onun için biz o ocağın tütmesiyle uğraşmamız lâzım. Bu da fiilen Türkiye'de işleyen mekanizmanın şöyle veya böyle yeniden biçimlendirilmesiyle sağlanamaz. Türkiye'de mekanizmanın yenilenmesi gerekiyor. Yani Bu bizim panellerimizde olduğu gibi “iyiyse yepyenidir de” şeklinde olacak bir şey. Yani mekanizmanın yenilenmesi yeni bir mekanizma teminiyle değil, iyinin farkına varılmasıyla olabilecek bir şey.
Kim bugün Türkiye’nin mevcut sınırları aleyhine bir işin içindedir; o Allah’la savaşıyor demektir.
"Ne AB'ye uyum sürecinde kanunları değiştirilen Türkiye'nin, Türkiye olarak kalmasına ne de Türkiye olarak kaldığı müddetçe bu ülkenin AB’ye girmesine...
“Eğer Türkler Sakarya Meydan Muharebesi’ni zaferle sonuçlandırmamış olsaydı Anadolu’da bir tek Müslüman bırakmayacaklardı.”
“Ben Türkiye aleyhine ne yapıyorum?” diye sorduğunuz an, anlarsınız ne yaptığınızı...
İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbi’nden önce ve onun kazanılması için yazıldı; buna bir katkı ya da destek olmak üzere yazıldı. Yoksa işler bittikten sonra hikâye olsun diye değil.
Şu anda da eğer insanlar Müslümanlığını, "yerine başka bir şey konamaz bir değer" ...
"Türkiye hiçbir meselesini, trafik meselesi de dâhil olmak üzere, millî mutabakat temin etmeden çözemez.
İstiklâl Marşı Ankara’da yazıldı; ama ilk defa Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde okundu.