Son zamanlara kadar köyden kente gelmiş insanlar geçimlerinin bir kısmını köyden gelen bulgur, fasulye falan filan ile idare ederlerdi. “Ya, sen bu maaşla nasıl geçiniyorsun?” dediğin zaman “Köyden geliyor” derlerdi. Böyle bir hayat vardı, ama şimdi böyle bir hayat yok. Bunu yok ettiler. Dolayısıyla Türkiye’de yaşayan insanları tehdit etmek, şantaj uygulamak dünden daha kolay.
Türkiye’de İslamiyet’in bir itikadî zenginlik olduğu anlaşılmadıkça Türkiye’nin akıbetinin kötü bir akıbet olmasına engel olunamaz.
İstiklâl Marşı'nın bilinmesiyle Türkiye'nin bir mesafe kat edeceğini ya da yalnız mevcudiyetini muhafaza etmekle kalmayıp Türkiye dediğimiz ülkenin aynı zamanda dünyada itibar sahibi bir alan haline geleceğini söylüyoruz.
"Biz Hz. Adem (as)'den beri gelen, esası Allah'a teslimiyet olan dine mensup olmakla kendimizi huzur içinde hissediyoruz.
Ne zaman sadakat gösterdin de bundan dolayı zarara uğradın? Bunu kendi hayatınızda, kendiniz söyleyin.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ayakta durmasının tek sebebi hâlâ bizim Mekke ve Medine’yi Müslüman hâkimiyetine kavuşmasını sağlama ümidimizdir.
"Hiçbir zaman haklı bir hareketin büyük sayıda destekçisi olmayacaktır. Senin ısrarcı oluşun, senin kavi oluşun konusunda bir
Türkçede göğüs dediğimiz şeyin bir adı da “iman tahtası”dır. Biz Türkler bir şeye göğüs gerdiğimiz zaman zulmün, cehaletin, küfrün rağmına bir duruşu seçmiş oluruz.