Para Hesabıyla İhanet, Şiir Üstünlüğüyle Türklük

İstiklâl Marşı Derneği  Şanlıurfa Şubemiz Başkanı Mustafa Özköylü “Bereketsiz İhanetler” adlı paneldeki konuşma metnidir.

Türkiye’de o kadar ihanet var ki, hangi birinden başlayacağımızı bilmiyorum. Şuna sevinmemiz lâzım. En azından hainin kimler olduğunu buradaki sadıklar ifade ediyor. Hain değilse bile bir ihanet çemberinin içinde. Yıl 2012 ihanet çizgisi AKP’de cisimleştirildi. Osmanlı’dan beri devam eden bir ihanet çizgisi vara vara bugün AKP noktasına vardı. 2012 yılına kadar devam etti. İlk önce şunu anlamamız lâzım. Bu ihanet dediğimiz şey nedir? Bereketsiz ihanet… İhanetin bereketlisi de mi var? Türkiye dışında var. Mesela Japonların bereketli ihaneti var. Ama Türkiye’de bir bereketsiz ihanet vardır. Türkiye’ye ihanet edenler hiçbir zaman irtibatlı oldukları merciin nemalarına Türkiye için talip olmadılar. Türkiye ihanetin bile meyvesini toplayamadı. Buraya kadar gelindi. Şimdi neden böyle oldu bu? Bu adamlar şunu iyi gördüler: Eğer Türkiye’de cereyan eden ihanet Türkiye’nin hayrına olabilir miydi? Bunu bile istemediler. 250 yıldan beri modernleşme denen bir saçmalık devam ediyor, onu bile istemediler. Türkiye’deki ihanet, Türkiye’nin haritadan silinmesi için var. Yeşermesi için bir ihanet değil. Avrupa kültüründe en büyük hainler Yahudilerdir. Avrupa’da hain dediğiniz zaman ister Alman olsun, ister Fransız olsun akla Yahudiler gelir. Hatta İspanyollar Yahudilerin evlerini sarı boya ile boyarlarmış. “Bu, hainin evi, bundan uzak durun” diye.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Mohaç Savaşı’nı İslâm için yapılmış bir savaş olarak biliyoruz. İbrahim Paşa Macar Sarayı’ndaki heykelleri alıp İstanbul’da dikili taşın yanına dikiyor. Dönemin şairi Figanî de diyor ki “İbrahim putları yıktı, bizim İbrahim putları dikti.” Böyle bir ihanet devam ediyor. Bu ihanet günümüze kadar geldi. Bugün bu ihaneti görmek istiyorsanız tepenizde zorla duranları görebilirsiniz. Diyeceksiniz ki “Bunlar birbirleriyle dalaşıyorlar!” Tabii ki dalaşacaklar. Çünkü ihanetleri ortaya çıkar dalaşmazlarsa. Biri diğerini karalayacak,  birbirine hain diyecek ki kendi ihanet ettiği anlaşılmasın. İhanet çemberi içerisinde dolanıyorlar şu anda. Bunu nasıl anlayacağız? Biz kendi Müslümanlığımızdan anlayacağız kimin hain olduğunu. Eğer biz sadıklar isek kimin ne hainlik yaptığını çok çabuk anlayabiliriz.

Mustafa Kemal Gençliğe Hitabe’de diyor ki: “Dâhili ve harici bedhahların olacak!” Yani dıştaki düşmanı anladık da içteki düşman kim? Birilerinden bahsediyor. Yani iç düşmanlardan bahsediyor. Üstelik bunu İstiklâl Harbi bittikten sonra söylüyor. Düşmanları temizledikten sonra söylüyor. Nerde kaldı düşman. Söyleyenin kendisine bakmak lâzım. Hakikaten söyleyen sadık mı?

Türkiye de yalana kimler inanıyor bugün? Kendisi yalancı olan insanlar inanıyor. Kafalar kâfir mantığı ile çalışıyor. Bir şeyin çok olmasını, kesafetli olmasını bereket olarak anlıyorlar. Hâlbuki bereket helâl olan şeydedir. Eğer bir helâl amel işlemişseniz, helâl kazancınız varsa o bereketli olur. Bunun sayılarla ifadesi yok. Başbakan, Türkiye’yi sürekli sayılarla ifade ediyor. Sayılarla Türkiye’nin bir yere geldiğini söylüyor. Ama Türkiye nereye geldi? Yok oluşa geldi. İhanetin varacağı yer burası oldu. Ama şunu da iyi bilmek lâzım: Hainlerin ihaneti ortaya çıktığı an şuna kesinlikle inanıyorum bunu bana imanım söyletiyor hepsi darmadağın olacak. Türkiye’de Allah’ın izniyle bundan sonra bir tane hain kişi görülmeyecek, bu iş kapanacak, hesabın sonu görülecek. Bu Osmanlı’dan beri devam eden bir şey. Bu perdeyi inşaallah biz kaldıracağız. Bundan sonra Türkiye’de bir hainden, bir ihanetten bahsedilmeyecek. İnsanlar kendileri sadık oldukları zaman Türkiye’de hainler arkalarına bakmadan gidecekler. Böyle pervasızca konuşamayacaklar. Bunu imanım söylüyor. Hepsi gidecekler bu ülkeden. İhanetin de sadakatin de ne olduğunu Türk şiirinden öğrenebiliriz. Türk şiirine başvurursak, Türkiye’de sahte şairlerin de sahte şiir okuyanların da ihanetlerini orada görebiliriz. Bu bizim için çok büyük bir fırsat.

17 Mart 2012, Ankara