Hiç kimse bize Cumhuriyet’in İlanı ikinci Hicrettir dedi mi? İşimiz ne idi bizim: Bu topraklar içinde tekrar Mekke ve Medine’nin ibadete açıldığı şartlara kavuşmak üzere yaşadığımız toprakların düzenlenmesi olmalıydı. Peki, bu yaşadığımız toprakların Mekke ve Medine’nin ibadete açılması için düzenlenmesi ne demekti? Bunun modern kültür içinde çok bariz, çok kolay anlaşılır bir şekli var: Türkiye’nin yaşama şartları bakımından özenilir bir yer haline gelmesi Mekke ve Medine’nin İslâm kültürüne geri dönmesinin başlangıcı olacaktı.
Türk Milleti’nin önüne konan manialar Türk Milleti’nin mevcudiyetine işaret ediyor.
"Bugün geldiğimiz noktada, İstiklâl Harbi'nin mağlupları, İstiklâl Harbi'nin kazanılmış
İnsanlar kâfirler eliyle, kâfirler diliyle öyle bir yola sokuldular ki her parçanın diğeri aleyhine işlediği bir terkip esas alındı.
"Müslümanlar asla şirke rıza göstermeme hususundaki hassasiyetleri dolayısıyla diğer dini geleneklerden ayrılırlar.
Türk Milleti, Lâle devrinden itibaren yüzünü batıya çevirdi.” İyi, güzel… Bunu kabul edelim. Peki, bu millet yüzünü batıya çevirmeden önce yüzü nereye bakıyordu?
"Türkiye'de 80 sene sonra tekrar bu toprakları gasp etmek isteyenlerin önündeki yegâne engel İstiklâl Marşı Derneği'dir. Diğer engellerin tamamı tasfiye edildi. İstiklâl Marşı Derneği son ocaktır."
Biz hak edilmiş şeyi elinde bulunduran bir milletiz, neyi hak ettiğimizi bilmemiz lâzım.
"İstiklâl Harbi, ‘bize Tanzimat’ta yutturulan, gayri müslimlerle eşit olma dolmasını kusuyoruz,