Eğer Hz.Muhammed (s.a.v) son peygamber olarak gönderilmemiş olsaydı insanlık kıyamete kadar sapıklık içinde kalacaktı. Dolayısıyla La ilahe illallah’ın mânâsı salih bir hayatın ancak sünnet-i seniyyenin anlaşılması yoluyla kurulacağına taalluk eder. Resulullah Muhammed’in risaleti devreden çıkarılırsa insanlık zulmet içindedir. Âdem aleyhisselâm balçıkla beden arasında iken Hakikat-i Muhammedî yaratıldı. Onun için La ilahe illallah ancak Muhammeden Resulullah’la mânâ sahibidir ya da ispat edilmiş olur.
Bir ülke -hangi ülke olursa olsun- karşılaştıkları zorlukları aşabilmek için, o zorluklarla başedebilmek için dünyada yürürlükte olan usullerden birini seçmek zorunda değildir. O usullerin üstüne çıkmış bir usul bulmak zorundadır.
Türkiye’de İslamiyet’in bir itikadî zenginlik olduğu anlaşılmadıkça Türkiye’nin akıbetinin kötü bir akıbet olmasına engel olunamaz.
"Türkçe bir kavmin dili değildir. Türkçe bir itikad dilidir. O da İslâm'dır.
"Bizim ütopyamız küfr ile uzlaşmadan yaşanabileceğinin mümkün olduğunun derinden ve kesinlikle bilinmesi ve nihayet Allah'ın vaadinin gerçekleşeceğine imandır.
"Bu topraklar binlerce yıl boyunca yani antikiteden, belki arkaik zamanlardan beri birilerinin işgal alanı, birilerinin vilayetleri oldu
Türk Milleti’nin önüne konan manialar Türk Milleti’nin mevcudiyetine işaret ediyor.
"Türkiye Mekke ve Medine'yi korumaktan aciz düşen insanların söz geçirebildikleri yegâne saha olarak doğmuştur.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım demek, şu demektir: Hele vurmaya yeltenilen zincir bize gösterilsin; o vakit görelim Mevlâm n’eyler. Kaderime razıyım, yani esarete razı değilim.