İSTİKLÂL MARŞI MUARIZLARININ GÜNDEMİ İŞGALİ

İstiklâl Marşı Muarızlarının Gündemi İşgali

Hıristiyan takvimine göre 2015'e altı ay kala doğu sınırımızdaki Ağrı vilayetimizde birisi çıkıp “Kazım Karabekir'in ismini Ağrı'dan sileceğiz. 1915'te Kazım Karabekir'in Ermenilere yaptıkları…" gibi laflar ederken diğerleri buna karşı "Aman efendim Kazım Karabekir binlerce yetim Ermeni çocuğunu himaye etmişti" gibi cevaplar veriyor. Bu Kazım Karabekir müdafilerinin bir başka versiyonu da İstiklâl Marşı'na yapılan itirazlara cevaben Mehmet Akif'in kendisini ve düşüncelerini  savunma vaziyetine geçenlerdir. Sanki Akif İstiklâl Marşı'nı savunamayacak sefillerin savunmasına muhtaçmış gibi. Bu iki versiyon bugün Kazım Karabekir müdafaasında müttefik durumundalar. Mesela birisi çıkıp "'Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ da ne biçim mısra!” diyor, güya bu çıkışa karşı müdafaaya geçen de "Aman efendim aslında Akif medeniyetçi bir adamdır; orada kast ettiği de aslında Batı Medeniyeti değildir" gibisinden şeyler geveliyor.

İstiklâl Marşı Meclis'te okunduğu ilk günden itibaren itirazlara maruz kaldı. Dikkat edelim İstiklâl Marşı ilk olarak bir camide Kastamonu'ndaki Nasrullah Camii'nde okunmuş bir metindir. Fakat itiraz bahsini ancak Mecliste okunuşundan sonra başlatabiliyoruz. Bilhassa Cumhuriyet'in ilanından sonra her fırsatta birileri İstiklâl Marşı'nı değiştirmek istediler. Resmi olarak ilk defa 1925 yılında Maarif Vekâleti İstiklâl Marşı'nın yerini başka bir marşın almasını arzu ederek bir "Milli Marş Müsabakası" açtı. Kazım Karabekir de İstiklâl Marşı'nın muarızlarından ve İstiklâl Marşı'nın yerini başka bir marşın alması gerektiğini düşünenlerden biriydi. İstiklâl Marşı'nda Türk kelimesi geçmediğini söyleyip "Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar" mısraına da hassaten cephe almıştı.

Kazım Karabekir'i müdafaa etme gayesiyle söylenen laflar İstiklal Harbimizin üç cephesinden biri olan Doğu Cephesi’ni ve doğu sınırımızı gözardı ederek, gözden saklayarak söylenen laflardır. Hâlbuki Türk tarihinde ve doğu sınırımızdaki Ağrı ilimizde Kazım Karabekir isminin işaret ettiği bununla mukayyet. Çünkü bugünkü doğu sınırımızı Kazım Karabekir komutasındaki askerlerimiz çizmiştir. İstiklâl Harbimizin bir diğer cephesi de güney cephesidir. Maraş, Antep, Urfa hattında Fransızlara karşı savaştığımız bu cephede bugünkü Suriye sınırımız çizilmiştir. Fakat biz sınırımızı Suriye ile değil Fransızlarla çizdik. Nasıl ki daha dün Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesini Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı aleyhine bir faaliyet olarak görmediler ve/veya sakladılarsa Kazım Karabekir ismi etrafında dönen laflarda da aynı görmezlik ve/veya saklayıcılık devam ediyor. Suriye sınırımızdan mayınların temizlenmesinin hemen akabinde Suriye'de bugün hala devam eden çatışmalar başladı. Bugün Türkiye'de milyonlarca Suriyeli var. Gâvurların temizlenen mayınlar sayesinde Suriye'deki çatışmayı daha da alevlendirmek için hangi silahları sınırımızdan geçirdiğini de hiçbirimiz bilmiyoruz. Müslüman’ım diye ortalıkta dolaşanlar da bütün gâvurların dünyaya “İşte Müslümanlar böyle birbirini katleden sefil insanlardır” demesine sebep olan Suriye'deki çatışmada taraf olmaları da onların Ümmet-i Muhammed'in aleyhinde çevrilen dolaplara su taşıdıklarını gösteriyor. Yani Suriye sınırında mayınlar temizlendiği sırada ve bugün Ağrı'da Kazım Karabekir ismi dolayısıyla dönen laflarda da mevzu Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları ve dolayısıyla varlığıyla alakalıdır. Mevzunun Türk Milleti’nin gözünden saklanması için bahane edilen Kazım Karabekir'in kendisi ve dahi Kazım Karabekir'in karşıtları ve savunucuları da Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık sebebi olan İstiklâl Marşımızın muarızı konumundadır.

Gökhan Göbel