Türkiye ülke olarak “millî bir varlık” haline gelebilirse, bütün toplum bir millet olmanın ritmine uyarsa, çözemeyeceği hiçbir mesele, başa çıkmayacağı hiçbir zorluk kalmaz; ama bu husus Türkiye’de bilhassa kaçılan bir şey. Yani Türkiye’de milletin var oluşu kavramı kendisinden en kolay uzaklaşılan ve yanına hiç yaklaşılmayan bir kavram olarak görülmekte ve siyaset bu kaçış üzerinde dönüyor. Bir şekilde dünyada kârını azamiye çıkarmak isteyen grupların sözcülüğünü yaptığın kadar Türkiye’de sözü geçen insan olabiliyorsun. Bunun tersine çevrilmesi mümkün müdür? Mümkündür. İnsanların basit birer alet olmadan yaşayabildikleri bir ekonomik yapı temin etmeleri mümkündür.
Diline Doladığıdır - 151
Bizim kendini bilen âlimlerimiz zamanında şunu söylemiştir: “Din esastır, devlet onun fer’i olarak kurulmuştur.”
Diline Doladığıdır - 166
Dünyayı kendi standartlarına icbar eden bir Avrupa Medeniyeti bahis konusudur ve İstiklâl Harbi bu standartları hiçe saymak için verilmiştir.
Diline Doladığıdır - 76
"Türkiye Mekke ve Medine'yi korumaktan aciz düşen insanların söz geçirebildikleri yegâne saha olarak doğmuştur.
Diline Doladığıdır - 88
İstiklâl Marşı Ankara’da yazıldı; ama ilk defa Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde okundu.
Diline Doladığıdır - 98
Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra İstiklâl Marşı sanki bir vitrin malı gibi algılandı; ne dediğine hiç kimse kulak vermedi.
Diline Doladığıdır - 58
"Osmanlılar ne Almanya ne de Fransa ile savaştılar; Haçlı ordularıyla savaştılar
Diline Doladığıdır - 71
"Ülke ve insan arasındaki irtibat yerkürenin her parçasında değişiktir ve bu ilişkilerin hiçbiri diğerine benzemez.


