BİR FİKRE KATILMAK, AYNI FİKİRDE OLMAK
İSMET ÖZEL
.

Yukarıdaki haritada Bulgaristan’ın Romanya sınırında, Bükreş’e pek yakın Silistra’yı göreceksiniz. Namık Kemal imzasıyla tiyatro metni olarak yayınlanan ve Cumhuriyet tarihi boyunca birçok mektepte defalarca sahnelenen “Vatan yahut Silistre” eserindeki Silistre işte tam orasıdır. Tıpkı Kıbrıs gibi Silistre de Misâk-ı Millî sınırları dışında tutulmuştur. Misâk-ı Millî ’ye nerelerin dâhil olduğunun tespitinde I. Cihan Harbi sonunda Türk askerinin gücünün hissedildiği yerler esas alınmıştır. Türk askerinin gücünün hissedildiği yerlerin nereler olduğu bütün vatanperverlerin kulak kesildiği bir fikirdir. Bir fikre kulak kesilmek ve böyle bir fikir olduğunu umursamamak… Millet hayatı daha da canlanmağa mı, yoksa daha da ölgünlüğe mi mütemayil? Bu fikrin varlığını kabul ettiyseniz size bu fikre katılmak veya bu fikri reddetmek düşer. Buna mukabil size birisi “Misâk-ı Millî” dediğinde karşılığında sizin söylediğiniz söz “Sizinle aynı fikirdeyim” olursa anlam bozukluğu dolayısıyla kendinizi gülünç mevkie düşürmüş olursunuz.    

Gülünç mevkie düşmekten kendinizi ancak Müslüman olarak kurtarabilirsiniz. Bir Müslüman hayatı için doğru sıralama şöyledir: İslâm-İman-İhsan. Doğru sıralamayı İslâm’dan başka yerde bulamayacaksınız. Katolikler cemaatlerini inananlar (croyant) ve uygulayanlar (pratiquant) olarak ikiye ayırmışlardır. Müslümanlar bütün dinlerden farklı bir yolda ilerler. İman etmek için bir fert olarak bizden hangi türden olursa olsun gayret beklenmiyor. Müslüman olmanın çok çeşitli sebepleri olabilir. Bu sebeplerin bir kısmına tedirgin edici de diyebiliriz. Müslümanların yaygınlığından veya mali gücünden etkilenmiş olabiliriz. Sofulukla dikkat çekmek daha iyi Müslüman olduğunuzu ispat etmez. İmandan bahsediyorsak bir yücelikten, bir yücelişten bahsediyoruzdur. İmanı kalplere Allah’ın yerleştirmesini beklemek lâzımdır. "Biz de iman ettik" derler. De ki: "Siz iman etmediniz; ancak İslam olduk deyin.” (49/14) Kelime-i şahadet getirmemiz erişebildiğimiz bütün Müslümanların fikrine katılmamız demektir. Bir fikre katılmakla aynı fikirde olmağı birbirine karıştırmaktan kaçınmamızın şart olduğunu bilmemiz gerekir. Müslüman olmamız birbirinden farklı kültürlerdeki, farklı yaşayış şartlarındaki Müslümanlarla aynı fikirde olduğumuzu göstermez. Türk vatanının Müslümanları olarak yerimiz kendimize mahsustur. Yani ne Cezayir’deki, ne Suriye’deki, ne de Güney Afrika’daki Müslümanlarla aynı fikirdeyizdir.

Zıtlığı fark etmemiz istikamet üzere olmamızın başlangıcıdır. Dikkatinize sunuyorum: Zıtlık bir fikre katılmakla aynı fikirde olmak arasındadır. İlk bakışta bir fikre katılmanın aynı fikirde olmakla birbirinden ayrı tutulamayacağı düşünülür. Oysa ortaya konulmuş bir fikre katılmak o fikrin yürürlüğünü (meriyetini) tasdike yarar. Hâlbuki eğer birisine kendisiyle aynı fikirde olduğunuzu söylerseniz bir tür yaratıcılığı onunla paylaştığınızı dile getirmiş olursunuz. Bir fikre katılmak kulluk bilincini besler ve keskinleştirir. Aynı fikirde olmak ise istiğnaya giden yolu açar. Beşer olarak yaratılmışsanız dünya hayatını bir fikre, sayısını bilemeyeceğiniz birçok fikre katılmadan yaşayamazsınız. En başta iki ayak üzerinde yürümek ve beşerden kimselere anlayacakları dilden hitap etmek mecburiyetindesiniz. Yani beşerden biri olarak sizin için bir şekilde hücum etmek ve başka bir şekilde uzlaşmak zorunludur.

Medeniyet beşerin insanlık katmanına çıkması karşısına engeller koyar. Engellerin hepsi kendinde güç olduğunu vehmedenlerce imal edilmiş kanunlarla tahkim edilir. Yaratılmışların ezici baskısından kurtulmamız ancak Allah’a kaçarak mümkündür. Yaratıcı’nın yaratılmış her şeye sahip olduğunu anladık mı üzerimizde yaratılmış ve halen yaratılmakta olanların hükmü kalmaz. İslâm kendinden önce gelmiş bütün dinleri butlana uğratmıştır. Bâtıl inançlarla mücadele etmek hem gücünüze güç katar, hem de sizi yerkürede yaşamanın en yüksek dereceleriyle tanıştırır.    

Katıldığınız fikrin sizi tereddüde sevk eden veçhesini yok edin. İnşa edici yıkım bundan ibarettir. Yönü Allah rızası kazanmaya çevrilmemiş her ne işe bulaştıysanız o ilişkilere son verin. Unutmayın ki insanoğlu cennet için yaratılmıştır. Cenneti özlüyoruz çünkü insan olmamız hiçbir emek sarf etmeden en iyisine kavuşma duygumuzu besliyor. Bu yüzden medeniyet sizi cennetin şahadet âleminde bulunduğuna inandırma yolunda süratle ilerliyor. Medeniyeti memnun edecek tavırlara yüz vermeyin. Yüz verecek olursanız medeniyet astarını isteyecektir. Astarı verip size tatbik edilen eziyetten kurtulacağınız hatasından da kaçınmanız gerekecek. Size günden güne sofulaşın telkininde bulunmuyorum. Size hiçbir telkinde bulunmuyorum. Bunca yıllık hayatım bana telkinde bulunanların salkımı gövdeye indirme derdine düştüklerini öğretti. Hiç kimseyle aynı fikirde olmayacağınız becerisine ermeğe bakın. O zaman hissedeceğiniz cennet kokusu ateşe düşme korkusunu bastıracaktır.

Türk topraklarının iki kez vatanlaştırıldığını dile getirmekten dilimde tüy bitti. İlk defasında Yahudilere ve Hıristiyanlara birer din teklif ettik. Yahudileri Musa aleyhisselâmın ümmeti olduklarına inandırdık veya inandırdığımızı sandık. Hıristiyanları tanassur etmiş Müslümanlar sayarak İsa aleyhisselâmın ümmeti kategorisine soktuk veya soktuğumuzu sandık. Bu işlerin zann ile yürüyemeyeceğini bize seferberlik öğretti. Türk milleti olarak sahiden bir şey öğrendik mi? Ciddiyetimiz bu sualin cevabında saklı.

İsmet Özel, 16 Rebiülevvel 1444 (12 Ekim 2022)


İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.