BÜYÜK DOĞU

BÜYÜK DOĞU

Tanrının, alnından öptüğü millet!
Güneşten başını göklere yükselt!
Avlanır, kim sana atarsa kement,
Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebed.

Tanrının, alnından öptüğü millet!
Güneşten başını göklere yükselt!

Yürü, altın nesli fatih Oğuz’un!
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.
Nur dolu elinden tut, kılavuzun!
Fethine çık, (doğru), (güzel), (sonsuz)un!

Yürü altın nesli fatih Oğuz’un!
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahid ol ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!

Necip Fazıl KISAKÜREK

Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.

O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.

(Ulus) baş muharriri Falih Rıfkı Atay, Necip Fazıla, bu çapta bir marş yazmasını teklif etti. Necip Fazıl ona şu cevabı verdi:

-Akifin ruhuna saygı duyduğum, üstelik İstiklâl marşını da beyendiğim için, onun yerine geçecek birşey yazmak istemem. Fakat (Türk millî marşı) olarak bir şiir yazmayı kabul ederim. Böylece vatanın, en çok vatan mevzularında gördüğü hakarete karşı, nasıl korunabileceğini göstermek isterim. Şiirimde, an’aneleştirilmiş tarzda hiç bir (hâs isim) ve dalkavukluk unsuru bulunmıyacak; ve bu vatanın heyecanı, benim müstakil görüş ve duyuşumun ideolocya kürsüsünden haykırılacaktır. Böyle bir eser ister misiniz?

Halis sanatkâr taraflara malik olan Falih Rıfkı bu teklifi kabul etti ve şiiri Atatürke bizzat takdim etme işini üzerine aldı.

Şiir yazıldı, Falih Rıfkıya verildi, bütün Ankara muhitinde topladığı heyecan ve alâka büyük oldu. Fakat o sıralarda Atatürkün hastalığı birdenbire arttığı için kendisine gösterilemedi. Böylece, hakikatte (Büyük Doğu) ismini taşıdığı halde (Millî Türk marşı) adile zamanın devlet reisine takdim edilmek istenen şiir, Türk milletinin yarınına intikal etmiş oldu.

Şimdi bu şiirde (Büyük Doğu) ideolocyasına ait bütün düğüm başlarını elinize verirken, bu isim ve mefkûrenin tarihine ait de canlı bir vesika takdim etmiş olmanın zevki içindeyiz.

Büyük Doğu, 08.10.1943, s. 12

 

 

ANADOLU'YA GEÇİŞ SEBEPLERİ

Bir edebiyatçı arkadaşımı Kalamış'ta ziyarete gitmiştim. Sonradan okul müdürlüğü yapan tanınmış öğretmen Hıfzı Tevfik'ti bu. Fuat Paşa arsası denen metruk bir bahçeden Dalyan tarafına dalgın yürüyorduk.

Zeki Sarıhan, Mehmet Akif

 “Benim Mehmet Akif hakkında bir araştırma yapmamın güncel bir nedeni de oldu.

Bir kahraman emekliye ayrıldı

Bu kahraman 1903 eylülünün 25 inci günü doğmuştu. 1947 eylülünde emekliye ayrıldığına göre, henüz 44 yaşındadır. 44 senelik hayat, emekliye ayrılacak bir yaş değildir ama, o çok yorulmuş ve yıpranmıştı. Çünkü bütün ömrü savaşmakla geçmişti. Balkan harbinde, Karadenizde...

FİKRET’İN AZİZ HATIRASI

Fikri kavmiyeti telin ediyor Peygamber, diye bar bar bağıran Akifi milliyetperver bir adam sayıyorlar...

Ümmetçi Bir Şair

Kendini milliyetçi sanan sağ, Mehmet Akif'i de milliyetçi bir şair olarak ölümünün ellinci yılında anmak telaşındadır.

Millî Marş Değiştirilemez

İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif

Marşın nasıl yazıldığı hakkında Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöverin beyanatı 

Ölüm, Akifi aramızdan aldı götürdü, fakat…

Onun adı tarihte olduğu gibi yüreklerde de yaşıyacaktır. Çünkü yazdığı marşla adı Türk istiklâline bağlı, yani ebedî kaldı.

Nihad Sami Banarlı: "Türk İstiklâl Marşı, şiir kalitesi ve söyleyiş güzelliği bakımından, yeryüzündeki millî marşların hiç birisiyle ölçülemiyecek kadar üstün ve derin mânâlı bir şiirdir."

SÖZE merhum Süleyman Nazif'in bir makalesini hatırlayarak başlıyacağım. Milli iftihar ve ıztıraplarmızla yuğrulmuş, canlı ve ateşli nesirleriyle Süleyman Nazif,