Öğrendiğimize göre usul dairesinde müracaat ve mezuniyet istihsal edilmeden yapılan içtimalarda zabıtayı, vazifesini ifaya mani duruma düşürmek maksadiyle İstiklâl Marşı söyliyerek selâmresmi ifasına mecbur etmek gibi bazı hilelere tevessül olunduğu anlaşıldığından, zabıtanın müdahalesini bertaraf etmek gayesiyle yapılacak bu gibi emrivakiler karşısında, zabıta memurlarının selâm vermekle mükellef olmayıp kendilerinden beklenen vazifenin intizam ve asayişi teminden ibaret olduğu Dahiliye Vekâleti tarafından alâkadarlara tebliğ olunmuştur. (a.a.)
Ulus, 07.05.1944
Birkaç sene evvel, limanımıza Amerika'lılarla dolu büyük bir seyyah vapuru gelmişti. Bu vapurun sabık bir İngiliz Amiralı olan kumandanı, İstanbul'un tanınmış simaları için bir danslı müsamere tertip etmişti.
Mehmed Akif de Namık Kemal gibi, ilk manzumelerinden sonra, ruhlarının kemal çağında, manzum bir şey söylemeğe hazır oldukları zaman yalnız vatanı söylemek için ağızlarını açan, sayıları pek az, o kadar az ki yalnız kendilerinden ibaret iki vatan şairimizden biridir.
Zindeliğin en üstün derecesinde bulunan Türkiyede Türk milletinin maneviyatının mümessili olan marş...
Milli Türk Talebe Birliği, ayrıca, aradan on yıl geçmiş olmasına rağmen, İstiklal Marşı’nın doğru dürüst söylenemediğini göz önünde tutarak, gençlerin toplu halde
Safahat yalnız kendi devrinin değil, geleceğin meselelerine de tercüman olmuştur. Namık Kemal ile açılan cemiyetçi şiir çığırını en ileri götüren;
Her milletin bir “millî marş”ının olması teamül haline gelmiştir. Milletçe saygı duyulan, ayakta dinlenen marşdan bir kısmı hükümdara övgü mahiyetindedir.