Kalkık ve çatık kaşlar

Celâl Bayar, İzmir'deki nutkunda, iktidardakilerin vaktiyle halkın karşısına hep asık suratla ve çatık kaşla çıktıklarını, şimdi yüzlerinin gülmeğe başladığını söylemiş.

Benim bildiğim Atatürk, İnönü ve bütün inkılâp arkadaşları, oldum olası, halkın karşısına güler yüzle çıkmışlardır. Seylâp, deprem, isyan gibi keder ve endişe verici haller müstesna, böyle anlarda güler yüz, halkın acısıyla alay etmek olur.

Çatık kaşa gelince, doğrusu, derin düşünen, ciddi ve iradeli insanların neşeli anlarında bile kaşları çatık olur... Atatürk'ün de İnönü'nün de kaşları arasında böyle bir tefekkür ve azim buruşuğu daima görülmüştür. Dünyanın bütün büyük devlet adamlarının, kahramanlarının, dâhilerinin, feylezoflarının ve sanatkârlarının kaşları çatıktır. Bu büyük adamlar Celâl Bayar gibi kaşlarını aksan sirkonfleks şeklinde havada tutmaya nasıl zorlanabilir?

Çatık kaş düşünce ve enerji, kalkık kaş hayret ve tereddüt ifade eder. Biz Celâl Bayar'dan rica edelim: Kaşları ve burnunu o kadar havada tutmasın! Biraz derin düşünmeğe ve biraz tevazu göstermeğe alışırsa, kaşları da burnu da kendilerinden aşağıya iner.

Biz İstiklâl ve İnkılâp savaşlarını çatık kaşla kazanmış bir milletiz. Mehmet Akif İstiklâl Marşında:

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl,
Kahraman ırkıma, bir gül, ne bu şiddet, bu celâl?

diyordu. Tabii, mısradaki “celâl” kelimesi Celâl Bayar'a ima değildir. Hazret İstiklâl Harbinde cepheye adım atmamıştı. Kaşları da o gün bugün hiç çatılmamıştır. Yoksa Tevfik Fikret'in Nef’i için söylediği şiirin ilk mısraları, Atatürk'e ve İnönü'ye olduğu kadar Celâl Bayar'a da yakışırdı:

Bir yağız çehre, çatılmış iki hançer kaşlar
Yine hançer gibi keskin iki mânalı nazar

Server Bedi (Peyami Safa), Ulus, 14.8.1949, s.8

En büyük vatan şairlerimizi aruz yetiştirdi.

Namık Kemalle başlıyan, Tevfik Fikretle devam eden vatan şiiri, dün, Mehmed Akifle beraber toprağa girmiş sayılabilir.

"Bu beste Akif'in şiirine kör topal uydurulmuştur."

Yeni Adam'ın 16’ıncı sayısında Şair Mehmet Akif hakkında ankete bir cevabım neşredildi. Bu cevaba mecmuamızın 173'üncü sayısında Sadettin Öcal "inkar edilemiyen sanat" diye bir cevap veriyor.

"Bu iki kıta kasten okutulmamıştır!"

Tarihimizin dolup taşan menkıbelerini akılla, menfaatle izah, elbette mümkün değildir:

..."Mehmet Âkif'in "Garbın âfâkı­nı sarmışsa çelik zırhlı duvar" diye anlattığı duvardan etkilen­memesi zordur"

Sola doğrudan Marksizmden giren Nâzım Hikmet'in de zihnini öncelikle emperyalizm uğraştırır.