…
Ülkemizde hoşgörünün uzun bir geçmişi yoktur; kişilerimiz genellikle hoşgörüsüzdür. Bizde yönetimler hoşgörülü olmaya çalışsalar da kimi gazetenin ortamı nasıl bozmaya sıvandığını görerek şaşırmaktayım. Bazı köşe yazarlarının bu yolda acınacak bir seferberliğe girişmiş oldukları izleniyor. Sanatçıları, yazarları, kitapları karalama ve jurnallama yarışı gerici basında sürüyor. Bu utanılacak yayın kampanyası ne ülkeye bir şey kazandırır, ne düşün yaşamına, ne yeni yönetime... Her yazarın her fikrini beğenmek zorunda değiliz; ama hoşgörüyle bakmak zorundayız. Üstelik çok sevdiğimiz bir yazarın, ozanın, sanatçının bile beğenmediğimiz fikirleri olabilir ki bu doğaldır.
Bir örnek vereyim:
Ben Mehmet Akif'i çok severim. Ulusal Marşınızın sözlerini Mehmet Akif yazmıştır. Başka bir devlette ulusal marşın adı “İstiklal Marşı” değildir. Bu, bizim bağımsızlık tarihimize özgü bir olaydır. İstiklal Marşı ne güzel başlar:
“Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak...”
Ya Çanakkale Destanı'na ne dersiniz! Akif'in antiemperyalist yanını vurgulayan dizeleri inançlı bir kişiliğin ürünüdür; ama Mehmet Akif'in katılamıyacağımız fikirleri de yok mudur? Kuşkusuz vardır. Mehmet Akif ne demiştir:
“– Müslümanın vatanı şeriatın hakim olduğu yerdir…”
Öyleyse ne yapalım? Mehmet Akif’in beğenmediğimiz fikirlerini içeren kitaplarını yakalım mı? Bakın “İstiklal Marşı” şairi vaktiyle neler söylemiş:
“- Gönül ister ki İslam alemiyle bir dereceye kadar anlaşmayı başaran Bolşevikler, Almanların düştükleri çıkmaz yola düşmesinler. (...) Çünkü Avrupa kapitalist hükümetleriyle daha çok zamanlar mücadele etmek zorundadırlar. (...) Bizim tek isteğimiz yeni istilacı siyasete karşı kendini göstermeye başlayan genç Rusya'nın İslam alemini gereği gibi inceleyip bilgi edinerek ona göre yürümesidir. (...) Böyle samimi ve mert bir Rusya ile -yöneticilerį kim olursa olsun- başta Türkiye olmak üzere bütün İslam aleminin işbirliği edeceklerine hiç şüphe yoktur.”
Şimdi Ortadoğu'da “İslam Devrimi”ni güdenler arasında yandaş bulan bu düşünceler “İstiklâl Marşı” şairinin kaleminden çıkmıştır.
İlhan Selçuk, Cumhuriyet, 13 Şubat 1981
… Mehmet Akif herkesindir. Mehmet Akif çok büyüktür
Robert College’de Fikret’in öğrencisi olmuş Profesör Nurettin Sevin anlatıyor:
İstiklal Maârşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy, 24 Nisan 1920 tarihinde İstanbul’dan Ankara’ya gelir. Tâceddîn Dergâhı şeyhi Şeyh Tâceddin Mustafa Efendi, Mehmet Akif ve arkadaşlarının ikameti için
Zindeliğin en üstün derecesinde bulunan Türkiyede Türk milletinin maneviyatının mümessili olan marş...
Mehmet Akif Ersoy'da Türk Kimliği
Vatanperverliği, Türkçülüğü ve Türk Kimliği
…Aslında birinci aşamada açılışı yapılan 14 halkevinin açılış töreninde de benzer disiplini görmek mümkündür.
Bir yazıcının değiştirmeğe çalıştığı ve ta'an ettiği istiklâl marşımız ve Mehmet Akif hakkında memleket münevverlerinin fikirleri
Mehmet Akif'in İstiklâl marşında “İstiklâl” kelimesi bulunduğu için, bazı muhalifler...