Bir ülke -hangi ülke olursa olsun- karşılaştıkları zorlukları aşabilmek için, o zorluklarla başedebilmek için dünyada yürürlükte olan usullerden birini seçmek zorunda değildir. O usullerin üstüne çıkmış bir usul bulmak zorundadır. Türkiye bu bakımdan dünyadaki en talihli ülkedir. Çünkü Türkiye dünyadaki en tarihli ülkedir. Tarihsizlik talihsizliktir. Türkiye'nin tarihi vardır. Tarih demek zaten Türkiye demektir. O yüzden Türkiye eğer zorluklar bahis konusuysa bunları aşmada diğer bütün ülkeleri geride bırakır. Yani Türkiye'de halli uzun zaman alacak hiçbir zorluk yoktur. Biz bir meseleyi çözmeye gayret ettik de başaramadık diye hiçbir şey yoktur. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiği günden bu güne kadar hiçbir millî hedefimiz yok. Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiği günden bu güne kadar bir tek millî hedefimiz yok. Eğer olmuş olsaydı onu çoktan geride bırakmış olacaktık. Başka hedeflerimiz olacaktı. Yani daha doğrusu millî hedefimizi ileri götürecektik.
Türkiye, Türklerin üstünlüğünün inkâr edilemeyeceği şartların alenen fark edildiği bir ülke haline gelmedikçe, içinde yaşanmaya değer bir ülke olamaz.
Millet hayatının ne olduğunu umursamayan ve olmaması gereken, yani bir geleceği olmasını kendisi için kötü bulan insanların çok etkili olduğu bir toplumda yaşıyoruz.
Türkiye’nin yaşama şartları bakımından özenilir bir yer haline gelmesi Mekke ve Medine’nin İslâm kültürüne geri dönmesinin başlangıcı olacaktı.
"İstiklâl Marşı Derneği üyeleri olarak yerimizi -Rasûlullah'ın emrine uyarak,
İstiklâl Marşı’nın yer almadığı anayasa her halükârda 17. asırda doğmuş olan ya da en büyük şahlanışını gerçekleştirmiş olan Avrupa Medeniyeti’nin kıytırık bir ilâvesi olmayı kendisi için iyi sayacaktır.
"İstiklâl Marşı Derneği olarak herkesin unuttuğu, görmezden geldiği ve fakat hiç kimsenin reddedemeyeceği bir gerçeği hatırlatıyoruz
"Türkiye Mekke ve Medine'yi korumaktan aciz düşen insanların söz geçirebildikleri yegâne saha olarak doğmuştur.