İstiklâl Marşı

Mustafa Kemal, 1 Mart 1922'de (30 Ağustos'tan altı ay önce) şöyle diyordu:

“— Bugünkü savaşımlarımızın amacı tam bağımsızlıktır." (Söylev ve Demeçler s.229)

Ne demek tam bağımsızlık?

İstiklâl-i tam...

Bizim ulusal marşımızın adı da "İstiklâl Marşı”dır; yeni deyişle Bağımsızlık Marşı.

Yeryüzünde ulusal marşının adı bağımsızlıktan alınmış bir başka ülke var mı? Cumhuriyet devleti "İstiklal Harbi”yle kuruldu.

12 Eylül'le birlikte mahpushanelerde kimi sanığa zorla, dayakla, baskıyla söyletilen "İstiklâl Marşı"nın son dizesi de "bağımsızlık" sözcüğüyle noktalanır:

"Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklâl..."

Peki, insan haklarını çiğneyerek ve hukuku hiçe sayarak cezaevlerine tıktığımız gençlere CIA'nın doğrultusunda uşaklaşan işkenceciler mi "istiklâl”i öğretecekler? Amerikan güdümünün rahle-i tedrisinde mi bağımsızlığın ne olduğunu veya olmadığını belleyeceğiz?

Hayır…

Gerçek şu ki, bir süreden beri geçerli siyasal iktidarların resmi görüşleri "tam bağımsızlık" değildir; tamından vazgeçtik, "bağımsızlık" da değildir.

Nedir?..

"Karşılıklı bağımlılık”tır.

Öyle bir ülkeyiz ki istiklâl-i tam'dan vazgeçmişiz, istiklâl'i çoktan unutmuşuz; "karşılıklı bağımlılık" yani "karşılıklı istiklâlsizlik" siyasetini güdüp savunurken, okullarda, hapishanelerde, resmi toplantılarda gençlerimize "İstiklâl Marşı”nı söyletiyoruz.

Atatürk Söylev'in ikinci cildinde der ki:

"Tam bağımsızlık (istiklâl-i tam) demek, elbette politika, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür alanlanında tam bağımsızlık ve tam özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir"

Gazi, tam anlamında bağımsızlığı savunur, gözeneklerinde duyumsar, insanlık onuru sayar; "hürriyet ve istiklâl" O'nun "karakteridir."

Denebilir ki:

— Bağımsızlık (istiklâl indepéndence) çağı geçti; artık ülkeler arasında karşılıklı bağımlılık (interdépendence) dönemi başladı.

Amerikan kuramcılarının pompaladığı bu görüş, bütün dünyayı tekelci sisteme bağlamak ve bu sistemin buyurganı olmak amacındaki Vaşington'un işine gelir; ancak karşılıklı bağımlılıkta hep tekelcinin sözü geçer, Türkiye gibi ülkelere de verilen kararları uygulamak kalır.

Gerçekte "bağımsızlık" fikrinden bir kez vazgeçtin mi, karşılıklı ilişkilerde de bağımsız düşünebilmek, eleştirebilmek, karar verebilmek niteliğini baştan yitirirsin. Uluslararası forumlarda, paktlarda, kurumlarda "eşit ve bağımsız devlet" kimliğini kendi ellerinle yok edersin.

Özgürlük ve bağımsızlık önce kafada başlar, düşüncede oluşur, fikirde gelişir; sonra dünya görüşüne dönüşür, hayatta yol gösterici olur. Özgür olmayan insan ve bağımsızlıktan vazgeçen devlet, uluslararası forumlarda ikinci sınıftır.

Bugün 30 Ağustos…

Düşünme zamanıdır:

Eğer "istiklâl" kendimize yakıştıramıyorsak, bağımsızlığı modası geçmiş bir kavram sayıyorsak, İstiklâl Marşımızı değiştirmeliyiz. "Karşılıklı bağımlılık" için bir güfte ve beste yarışması açmalı, birinci geleni ulusal marş ilan etmeliyiz.

Devletin doruklarında karşılıklı bağımlılık propagandası yapanların ülkesinde gençlerin "İstiklâl Marşı"nı söylemeleri gülünç kaçıyor.

İlhan Selçuk, Cumhuriyet, 30.08.1988z

İstiklal marşı, bir kere marş olarak yazılmamıştır...

Bir millî marşa olan ihtiyacımız etrafında yaptığımız neşriyat, şehrimiz musiki âleminde ve Darülfünun muhitinde derin akisler uyandırmıştır.

Kabulünün 40. yıl dönümü münsabetiyle İstiklal Marşımız ve Mehmet Akif

İstiklâl savaşımızın en zorlu günlerinde, manevi cephede yapılmış olan büyük ve muzaffer savaşın eşsiz kahramanı...

"İstiklâl Marşının yalnız bir mısraı, emsallerinin üstüne çıkararak, bir insanı vatanperver etmeye, bir milleti ayağa kaldırmaya kâfidir."

Son haftalarda Türk Gençliğinin kafasını meşgul edecek bir mevzu ortaya çıktı: İstiklâl Marşı’nın değiştirilmesi problemi. Günün vakıalarından bir an yakalarını kurtararak,

M. Ertuğrul Düzdağ - İstiklâl Şairi Mehmed Âkif

Mehmed Âkif’in yazdığı şiir, 12 Mart 1921'de, Meclis kararı ile "İstiklâl Marşı" olarak kabul olunmuştu. Böylece kendisi, vatanını ve milletini seven bir şair için en yüksek

İSTİKLÂL MARŞI

Zindeliğin en üstün derecesinde bulunan Türkiyede Türk milletinin maneviyatının mümessili olan marş...

Abdülkerim Erdoğan - Şeyh Tâceddîn Velî

İstiklal Maârşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy, 24 Nisan 1920 tarihinde İstanbul’dan Ankara’ya gelir. Tâceddîn Dergâhı şeyhi Şeyh Tâceddin Mustafa Efendi, Mehmet Akif ve arkadaşlarının ikameti için

MİLLÎ HAŞYET

Gece yarısıydı. (Haber)in sahibi ve ben, otomobille gazeteye doğru geliyorduk. Yolumuz Sirkeci taraflarında dar bir sokağa saptı. Kimi kârgir, kimi ahşab, kümes gibi bücür iki sıra ev arasında, Arnavut kaldırımlı dar bir sokak. Pencereler, katran dolu küplerin açık ağızlarile, içerdeki karanlığı çerçeveliyordu. Sokakta, şeffaf uyku hayaletlerinden başka ne in, ne cin...