Her aşamada önümüzde Türkiye için hayrı talep eden, hayır için dua eden enayiler ve Türkiye’nin asla paçasını kurtaramayacağını düşünen uyanıklar vardı. Bugün hâlâ aynı şey söz konusu. Onun için bu süreci bilmemiz lâzım, bizim kendi yerimizi seçmemiz lâzım. İstiklâl Marşı Derneği bu seçimi kolaylaştırmak için faaliyet gösteren bir dernektir, İstiklâl Marşı’nı bir talimat olarak kabul eder. Çünkü İstiklâl Marşı talimatla başlar, “Korkma” der. En son mısraı nedir: “Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!” Yani biz hak edilmiş şeyi elinde bulunduran bir milletiz, neyi hak ettiğimizi bilmemiz lâzım. İstiklâl Marşı metni neyi hak ettiğimizi bize öğretir.
Bizim ilk yapacağımız şey başta kendimiz olmak üzere merkezden muhite gâvurun dişini kıracak bir gıda haline gelmek.
"Türkiye'nin varlığı, dünyada İslâmiyet'in hâla bir siyasî organizasyon ve bir askeri güç olarak mevcut olduğunun gösterilişidir.
İstiklâl Marşı, İstiklâl Harbi’nden önce ve onun kazanılması için yazıldı; buna bir katkı ya da destek olmak üzere yazıldı. Yoksa işler bittikten sonra hikâye olsun diye değil.
"Ortaya yalınkılıç ne Türkiye'yi ne dünyayı kurtarmak üzere atılıyoruz. Hatta Türkiye'nin başına gelmekte olan felaketin anlaşılabileceği konusunda bile umutlu değiliz.
"İslâm'ın dışında hiçbir iyilik yoktur. İslâm'ın içinde hiçbir kötülük yoktur"
"Aklımızın bir başka yerimizde değil de, başımızda olması esastır. Etrafınıza bakın; aklı midesindeki insanlar ciddiye alınmak için deli taklidi yapıyor.
“İstiklâl Marşı’nın Anayasa’dan çıkmasında bir mahzur yok.” diyen herkes Türkiye’nin bir birim olarak, bir ülke olarak varlığından vazgeçmiş demektir.