Türklük kazanılan bir şey olduğu için, Türklük bir karakter olduğu için, Türklük bir tarihi rol olduğu için bu rolü üstlenmiş olan ile yani bu rolü üstlenmiş olan birisi ile diğeri arasında bir altlık üstlük ilişkisi kurulamaz, çünkü her ikisi de aynı rolü oynamaktadır. Türk Türk’e boyun eğmez, eğmesine gerek yoktur. İşler Türklerin Türkleri itaat ettirmesiyle yürümez. Ve zaten bu bir karakter olduğu için, bu bir tarihi rol olduğu için ‘eğik boyun’la bu rolün ortaya çıkmasına imkân yoktur.
"Türk milleti XIII. asırda doğmuştur ve bu doğumda ebeliği Yunus Emre yapmıştır.
Kendi kurtuluşunu Türkiye dışında arayan bir insanın Türkiye’nin istiklâliyle ilgilendiğini söylemek çocukça bir şeydir.
"Türkiye'nin geleceğine dair tavrımız doğrudan itikadi tercihimizle alakalıdır.
"Bugün geldiğimiz noktada, İstiklâl Harbi'nin mağlupları, İstiklâl Harbi'nin kazanılmış
"İstiklâl Harbi öncesinde yağmalanması başarılamayan Türk toprakları, bugün bu tehlikeye maruz bırakılmış haldedir. Bunun da en parlak sloganı...
İstiklâl Marşı'nın bilinmesiyle Türkiye'nin bir mesafe kat edeceğini ya da yalnız mevcudiyetini muhafaza etmekle kalmayıp Türkiye dediğimiz ülkenin aynı zamanda dünyada itibar sahibi bir alan haline geleceğini söylüyoruz.
Millet hayatının ne olduğunu umursamayan ve olmaması gereken, yani bir geleceği olmasını kendisi için kötü bulan insanların çok etkili olduğu bir toplumda yaşıyoruz.