İstiklâl Harbi’ni, “Ben bu toprakları gâvura yedirmem.” diyen bir avuç insanla kazandık. Onun için bizim vatan sahibi olmamızın temelinde demokrasi yok. Bizim vatan sahip olmamızın temelinde bir irade var, bir geri adım atmama var. O yüzden demokrasiden bir şey beklememize gerek yok. Çünkü bize bir şey vermedi demokrasi. Biz eğer Müslüman isek, biz eğer Türk isek demokrasi sebebiyle bir kazanç sahibi değiliz. Biz davamızı terk etmediğimiz için bir şey var elimizde. Başka bir mesnedi yok bunun, başka bir dayanağı yok. Bundan sonra da bir şeyler olacaksa bu daha çok sayıda insanın bizimle beraber olması yüzünden olmayacak. Bundan sonra da bir şey olacaksa meselesini sarahatle ifade eden, özü sözü bir olan insanların yaptıklarıyla olacak.
"İslâm'ın dışında hiçbir iyilik yoktur. İslâm'ın içinde hiçbir kötülük yoktur"
Bu ülkede yaşayan insanların birbirlerine ait olduklarını kabul etmeleri lazım.
İstiklâl Marşı'nın bilinmesiyle Türkiye'nin bir mesafe kat edeceğini ya da yalnız mevcudiyetini muhafaza etmekle kalmayıp Türkiye dediğimiz ülkenin aynı zamanda dünyada itibar sahibi bir alan haline geleceğini söylüyoruz.
1982 Anayasası’nda İstiklâl Marşı’nın zikredilmesinin bir tek açıklaması olabilir: İstiklâl Marşı’nda dile getirilen şeylerin mevcudiyetinin ortadan kalkması tehlikesi barizdir.
"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda... Dünyada cennet, kâfirlerin tasarladıkları gibi refah ve iktidar cenneti değildir.
"Dünyaya sözünü dinleten Türk yoktur, demek yanlıştır. Fakat kimdir o? Türkiye'yi elinde tutandır
Kapitalizmin bir hasmı varsa bunun adı “Türk düzeni” olarak konabilir; sosyalizm veya komünizm olarak değil.
Bir ülke -hangi ülke olursa olsun- karşılaştıkları zorlukları aşabilmek için, o zorluklarla başedebilmek için dünyada yürürlükte olan usullerden birini seçmek zorunda değildir. O usullerin üstüne çıkmış bir usul bulmak zorundadır.