Mehmet Akif'in İstiklâl marşında “İstiklâl” kelimesi bulunduğu için, bazı muhalifler, “bağımsızlık” kelimesine itiraz etti, Ankaralı bir muharrir ise diyor ki:
– Bu kelime ile en güç bazı terimleri karşılayabilmişizdir: Dépendance = bağımlılık, Indépendance = bağımsızlık, Interdépendance = bağımlaşma. Biliyor musunuz, “interdépendance'a” daha evvel ne diyorduk: Mütetabiat-i mültekabile.
İstiklâl marşı hakkında da:
– O marşta daha ne kelimeler, hattâ ne fikirler var ki dilimizden de, kafamızdan da çıkarıp attık. Doğrusunu isterseniz İstiklâl marşını bir tarihî hâtıra sayıp tek ve birlikte söylemeğe, heyecanlanmağa ve coşmağa daha elverişli bir milli marş bulmak da lâzım.
Güftesi bestesine rahatça sığmayan, müzik istidadı olmıyanlarca bir türlü ezberlenip söylenemiyen İstiklal marşının tarih yadigârı kalması, onun yerine yeni bir millî marş yapılması fikrine biz de iştirâk ederiz.
Akşam, 5 Aralık 1945, s.1
İstiklâl Marşımızın daha 1921 yılında, yurt düşmanın işgali altında iken kabul edilmiş olduğunu bilmiyorduk
Yurdun düşman elinden kurtuluşunun üzerinden henüz iki yıl geçmişti.
Şerefsiz derler
Dünkü muhterem gazetenizde “Bu ne hürmetsizlik” başlığı altındaki yazınızı çok büyük bir tessürle okudum.
Âkif
Akif, medeniyet düşmanı değildir; iman esastı zira. Medeniyetle karşılaşmasına teknik vasıta oluyor.
Afgan devlet-i İslâmiyyesi sefîrinin Anadolu’ya gelmesi İslâm târîhinin en mes’ûd hâdiselerinden birini teşkîl eder. Garb müstevlîlerinin İslâm âlemine karşı mütemâdî savlet ve tahakkümleri yüzünden perîşân olan, dinlerinin vahdet ve izzet emreden düstûrlarına arka çevirdikleri için yekdiğerinden cüdâ düşen Müslüman milletleri arasında bugün vahdete doğru bir hareket başlamış olduğu görülüyor.
"Türk eriyiz, silsilemiz kahraman Müslümanız Hakk'a tapan müslüman"
Mehmet Akif Ersoy'da Türk Kimliği
Vatanperverliği, Türkçülüğü ve Türk Kimliği
Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli-
Gazetenin tarihinin 1940 olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nde Ezan-ı Muhammedî’nin 1932’den 1950’ye kadar okutulmadığını düşünürseniz İstiklâl Marşı’nın niçin “parçalanmak suretiyle” sansür edildiğini anlamak zor olmaz.
"Milli Marşımıza dil uzatamazsınız!"


