Mehmet Akif'in İstiklâl marşında “İstiklâl” kelimesi bulunduğu için, bazı muhalifler, “bağımsızlık” kelimesine itiraz etti, Ankaralı bir muharrir ise diyor ki:
– Bu kelime ile en güç bazı terimleri karşılayabilmişizdir: Dépendance = bağımlılık, Indépendance = bağımsızlık, Interdépendance = bağımlaşma. Biliyor musunuz, “interdépendance'a” daha evvel ne diyorduk: Mütetabiat-i mültekabile.
İstiklâl marşı hakkında da:
– O marşta daha ne kelimeler, hattâ ne fikirler var ki dilimizden de, kafamızdan da çıkarıp attık. Doğrusunu isterseniz İstiklâl marşını bir tarihî hâtıra sayıp tek ve birlikte söylemeğe, heyecanlanmağa ve coşmağa daha elverişli bir milli marş bulmak da lâzım.
Güftesi bestesine rahatça sığmayan, müzik istidadı olmıyanlarca bir türlü ezberlenip söylenemiyen İstiklal marşının tarih yadigârı kalması, onun yerine yeni bir millî marş yapılması fikrine biz de iştirâk ederiz.
Akşam, 5 Aralık 1945, s.1
Mehmed Âkif Bey, İstiklâl Marşı’nın ifâde ettiği mânâda bir milliyetçiliğe taraftardır. On kıt’alık İstiklâl Marşı’mız, bir milletin bütün fertlerinin, âdeta bir ağızdan, birbirlerine,
Yukarıdaki klişeye lütfen dikkat ediniz: Bugün benzerleri yurdun her köşesinde sıralanan bir gecekondu hüviyeti içindeki mütevazi yapı...
Zaman zaman hatırlarım: Atatürk devrinde yıldızı parlayan ve ondan sonra parlamaya devam edip 10 yıl evvel en son haddine varan bir devlet adamı,
... İslâmcıların milliyetçiliğe bakışlarında son gelinen nokta İsmet Özel’in (d. 1944) 1980’lerin ikinci yarısından itibaren geliştirdiği ve son yıllarda tartışmalara yol açan Türklük vurgusudur.
Kendini milliyetçi sanan sağ, Mehmet Akif'i de milliyetçi bir şair olarak ölümünün ellinci yılında anmak telaşındadır.
8 şubat 1919 tarihinde Müttefikin orduları Başkumandanı Ceneral Franchet d’Espérey İstanbul’a gelerek ve at üzerinden...
Bugün Edirnenin kurtuluş bayramıdır. Taşı, toprağı, insanları, abideleri, maddi ve manevi bütün varlığile...