İnkılap edebiyatımızın, vücuda gelen büyük eser karşısında, pek sönük, pek zayıf olduğunu ileri sürenlere, öteden beri, verilen bir cevap vardı:
— Bu iddia doğru. Şüphesiz inkılabın azametli fırtınası içinde edebiyatımız, hemen sönecekmişçesine titriyen, bir mum ışığını andırıyor. Fakat yer yüzünde hangi inkılap vardır ki Türkün yaptığından daha büyük olsun? Bu inkılabı yaratan dehanın eşini dünya tarihinde görmek kabil olmadı, nasıl olur da onun eserine destan yapacak san'atkârı bir anda yetişmiş görelim? Kurulan bina, yapılan eser çok büyüktür; bu, asırların arkasından, yüksek bir tepe gibi daima göze çarpacak, gelen nesilleri hayran edecek, her zaman kendinden bahsettirecektir. Önümüzdeki yılların yetiştireceği san'atkâr, bu inkılap ehramının karşısında daha iyi düşünür, ve yazar. Çünkü önündeki mevzu her zaman yeni ve canlıdır.
Bu cevap da doğru. Zira eser, hususile istenildiği gibi yüksek eser, oldukça uzun bir zamanın ve derin bir düşüncenin mahsulüdür. Onu bekliyebiliriz, fakat Millî marşı beklemeğe imkân yoktur, bu bize mutlak ve süratle lâzımdır.
Marş için bir edebiyat dehasının değil, İstiklal fırtınasının uğultusunu can kulağı ile duymuş birinin haykırışı kâfidir. Bu marş da ne veznin musikisi, ne kafiyenin inceliği, ne san'atin duygu ile pek az alâkadar olan derin düşünüş ve üzenişi, hiç bir şey lâzım değil. Elverir ki o sözlerde geçirdiğimiz haileden sinen bir uğultu, o bestede bizi baştan başa titreten bir göğüs çarpıntısı duyulsun. Bunu, İnkılabın içinde, tehlikenin ortasında yaşamışlar vücuda getiremezse, gelecek nesiller bu sarsıntıyı nasıl duyacaklar, ve onu nasıl söyliyecekler? Onları gaye peşinde sürüklemek için bu heybetli terennüme ihtiyaç vardır.
Milli marşı bu yıllar içinde görmezsek, bundan sonra yapılacakların kuvvetini şimdiden tahmin ede biliriz.
F.N., Hakimiyeti Milliye, 23 Şubat 1929, s.1
"Milli Marşımıza dil uzatamazsınız!"
Millî Marş Müsabakası - Hakimiyet-i Milliye, 26 Rebî'ül Ahir 1344, 13 Teşrin-i Sani 1925
Memnuniyetle öğrendiğimize göre Maarif Vekâletimiz meşkûr faaliyet eseri olarak millî marş güftesinin tanzimi için bir müsabaka açmağı kararlaştırmıştır.
Fehmi Cumalıoğlu - Mehmed Âkif'in Hayatı ve İstiklâl Marşı; "İstiklâl Marşı (...) oy birliğiyle kabul edildi."
Umutların bulutlandığı o kara günlerde hırslar, kırgınlıklar hep unutulmuş, herkes şahsi emellerini bir kenara atmış, bütün fikirler ve gönüller bir noktada toplanmıştı.
Yeni bir millî marş
Mehmet Akif'in İstiklâl marşında “İstiklâl” kelimesi bulunduğu için, bazı muhalifler...
İstiklâl marşının bestekârı Zeki Üngören söylüyor:
Evvelki gün bir işim düştü de Moda'ya gittim. Moda’ya gitmişken İstiklâl marşımızın kıymetli bestekârı Zeki Üngöreni ziyaret etmeden dönemezdim.
Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş - Mehmet Âkif ve Cemiyetimiz; İstiklâl Marşı'nın 40. Yıldönümü
Millî marşımız bundan tam kırk yıl önce, 25 Mart, 1921 (12 Mart 1337) tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce resmen kabul edilmişti. Bu yıldönümü vesilesiyle eşsiz eserin ve büyük
Ama ne yazık! Ne de olsa gerçek bir Doğu'lu sayılmam. Düşüncelerim uyumamı önlüyor. Bir yığın insanı, zehirli gaz saldırısından sonra çalıştığım hastaneye getirildikleri günlerden beri, hiç bu kadar şiddetli öksürükler korosu dinlememiştim.
Lozan Sulhünün Yıl Dönümünün Tes’idi
Dün Lozan sulhünün yıldönümü darülfünun konferans salonunda büyük merasimle tesit edilmiştir.


