İstiklâl Marşı Türk milletinin geleceğinin karartılamayacağı konusunda hem bir vaat, hem bir teçhizat, hatta mühimmat olarak düşünülmüştür. İstiklâl Marşı’nın varlığı bir milletin gelecek başarılarının çerçevesi çizilmek için doğmuş bir şeydir. Yani ne edebî bir başarı gözetilmiştir, ne de siyasî bir gösteriş bahis konusudur. Bunu anlamayanların İstiklâl Marşı metnine itirazları ve eleştirileri vardır. Bunu anlamadıkları için, “Böyle marş mı olur?” derler. O yüzden İstiklâl Marşı halen bizim üzerinde düşünüp karşı karşıya kaldığımız meselelerin nasıl hal yoluna sokulabileceği, bize askıntı olmuş, musallat olmuş belâların da nasıl defedileceğine dair gözle görülebilir, elle tutulabilir imkânlar bahşeden bir metindir. Bu yüzden de İstiklâl Marşı’ndan bir Anayasa çıkabilir. Bu Anayasa dünyada anayasacılık dediğimiz şeyin çizgisini takip etmek zorunda da değildir. Yani Fransız Anayasası, Alman Anayasası, İsveç Anayasası, Hindistan Anayasası, Güney Afrika Birliği Anayasası nasıl şekillenmişse Türk Anayasası da böyle bir usulü takip etsin demek zorunda değiliz. Çünkü bizim elimizde İstiklâl Marşı var.
Diline Doladığıdır - 119
Türkiye’de İslamiyet’in bir itikadî zenginlik olduğu anlaşılmadıkça Türkiye’nin akıbetinin kötü bir akıbet olmasına engel olunamaz.
Diline Doladığıdır - 69
"Dünya mı, Türkiye mi, hangisini feda edeceğiz? Türkiye'ye karşı dünyayı tercih etmek itikadi olarak
Diline Doladığıdır - 72
"XIII. asırdan beri burada gayri müslimler İslâm hukukunun ve Müslümanların hükümranlığını kabul etmek suretiyle hayat hakkına sahip olabildiler.
Diline Doladığıdır - 102
“Ben Türkiye aleyhine ne yapıyorum?” diye sorduğunuz an, anlarsınız ne yaptığınızı...
Diline Doladığıdır - 2
"Bizim nerede olduğumuz ne için olduğumuzla birebir irtibatlıdır. Dünyada iken aşağıda bir yerdeyiz.


