Oruç Özel:




Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi
Ben konuşuyorum. Şimdi, biliyorsunuz "Ankara, Ankara. Seni görmek ister her bahtı kara." kabilinden yola çıktık. Daha doğrusu duble yola çıktık. Duble yolda geliyoruz bizim ekiple beraber. Devletten haberimiz var. Şöyle devletten haberimiz var: her yere kamera yerleştirmiş, yakalayıp hemen ceza kesecek. Ama bu arada araç içerinde şöyle bir diyalog geçti: "Referanduma kadar ceza gelmez." Hep beraber rahatladık. Nasılsa ceza gelmez diye gidiyoruz. Sonra bir yerde kahvaltı yapalım dedik. Çorum civarlarında bir yerde arabayı çektik. Aynı anda araçtan iner inmez iki tane milletvekiline rastladık, ayağımıza dolandı. Halit Çete’yle bir yere gittiğimde mutlaka milletvekiline rastlıyoruz. Şimdi, birisi Mustafa Balbay, diğerinin ise milletvekili olduğunu bilmiyordum, onun yanında odacısı gibi duruyordu. O milletvekilinin de (Ali Yiğit) sonradan bahsi olacak. Onlar bizim plakayı gördüler -28-, Giresun falan öyle bir sohbet açıldı. İstiklâl Marşı Derneği'nden olduğumuzu söyledik. Bizim arkadaşlar başka masaya oturdular, ben bu kişilerle başka bir masada konuşmaya geçtim. İstiklâl Marşı Derneği'nden bahsettim. "Referandum sonucu nasıl çıkar?" diye sordu Mustafa Balbay. "Bilemem" dedim. Peki "Sizin derneğin fikri ne?" diye sordu. Biz "Güçlü hayır kampanyasına hayır diyoruz" dedim. Bir de dedi ki: "Hayır kampanyasına yönelik olumsuz gördüğün bir şey var mı?" dedi. Bu arada hani İzmir Marşı meşhur oldu, "Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa!" diye devam ediyor. Bu marşın ön plana çıkarılması 'evet’e yarar dedim. Bu arada bu marş bir zamandır benim dilime takıldı, ben de onu şöyle söylüyorum, evde hanım bıktı benden: "Yaşa Mustafa Tosun Paşa yaşa! Adın yazılacak mermer taşa!" diye. Bize mermer yakışır. Ben şimdi oturdum masalarına ama acaba gereksiz bir yakınlık mı kurdum diye de rahatsızlık duyuyorum. Kalktım bizimkilerin masasına geçtim. Dediler ki: "Yanındaki adam da milletvekili." Onu ben çok çıkaramamıştım. İzmir milletvekili olan Ali Yiğit’in şu şekilde beyanı olmuştu. "Artık İzmir gerekirse Türkiye'den ayrılsın, İzmir Avrupa Birliği'ne tek başına da girebilir." Bu olayı hatırlıyordum ancak adamın tipini hatırlamıyordum. Bu sözler üzerine bana misyon yüklendi. Bir şey yapacağım. Düşünüyorum hani ama ayarında bir şey yapayım. Ayağa kalktım "Ya" dedim, "az önce gelen bilgiye göre"; GBT'ye baktık sanki. "Siz" dedim, "böyle böyle bir şey demişsiniz. Maksadınız ne sizin?" dedim. Ama çok da içeriğini kelime kelime hatırlamıyorum dediklerinin. "Ben onu kastetmedim, ironi yaptım, daha sonra yine bu konuda açıklama yaptım" falan filan dedi. Şimdi ben orada kötü pozisyonda kalacağım gibi. Son olarak dedim ki: "Kayıtları inceleyeceğiz. Durum dediklerinden farklı çıkarsa hesabını verirsin." O şekilde yanlarından ayrıldım. Muhtemelen masadakiler beni polis zannettiler. Sonuçta Ankara'ya ulaştık.
İstiklâl Marşı ile Asrın İdrâki - İsmet Özel
Şimdi Türkiye’de bir şeyler Türkiye’nin lehine yürüyor, yürütülüyor olsaydı İstiklâl Marşı Derneği olarak biz bu hacimde bir salonda toplantı yapmazdık.
Dinin Derecesi, Milliyetin Derekesi
Bugün beşincisini gerçekleştirdiğimiz panelimizin konusu önceki konularımız gibi itikadîdir.
İstiklâl Marşı Derneği İzah Ediyor: "İstiklâl Marşı ve Anayasa"
Selamünaleyküm!
İstiklâl Marşı Derneği, kurulduğu günden bugüne ilk defa kuruluş gayesinin kuvveden fiile geçmesi için gerekli toplantısını yapıyor.
"Anayasa'dan İstiklâl Marşı Çıkmaz, İstiklâl Marşı'ndan Anayasa Çıkar" Panelinin Metni
Bugün İstiklâl Marşı güzel söylendi. Her zamankinden daha canlıydı. Ben de zaten bunu dile getirmek üzere geldim buraya. Bugün bir panel tertip ettik.


