İNTİKAM HAKKI
İSMET ÖZEL
.

Kıskançlık, cimrilik, cömertlik, diğerkâmlık, misafirperverlik, hodbinlik gibi mahiyeti toplumdan topluma değişebilen beşeri duyguların herhangi birinden değil, insan olma şerefinin bir parçası olan haktan, intikam hakkından söz ediyorum. Duygular ve onlara çok yakından bağlı bulunan düşünceler hem tezahür biçimleri, hem de şiddetleri bakımından onları yüklenen toplumlar katında görecedir. Giderek bir toplumda bireyleri yoğunlukla meşgul eden duygu ve düşünceler başka bir toplumda hiç görülmeyebilir. Meselâ Amerika kıtasının Kızılderili diye bilinen yerlileri kıskançlık nedir bilmezlerdi. Avrupalılarla temasları sonunda sağ kalabilen birkaç kişi artık ne hale geldiler bilmiyorum.     

Dünya Türklerin dilinde her şeyden önce fani dünyadır. Yani biz Türkler dünyayı geçiciliği sebebiyle menfi bir yere iliştiririz. Araplar hakeza… Haberdar olduğum dillerin hiç birinde dünyanın övülüp göğe çıkarıldığına şahit olmadım. Hıristiyanlar İblis’in dünyayı kirlettiğine ve bu pislikten arınmak için vaftiz olunması gerektiğine inanır. Yahudilerin bu sahadaki inanışları çarpıcıdır: Onlar her Yahudi’nin Tanrı’dan bir parça olduğuna inanır. Dolayısıyla her Yahudi’nin Yahudi olmayanlar üzerinde vesayet hakkı vardır. Yeryüzündeki bütün topluluklar dünyadan ve dünya sevgisinden arınmanın formülünü bulma yolunda çaba harcamışlardır. Bütün insanlığı bu çabadan ötürü tebrik etmek gerekir. Hangi toplumun hangi çabada bulunduğunun yolunu sanat ve bilhassa şiir açar.

Sanatın ve şiirin bir yol açması ne demek? Benim gençliğimde Sanatın Gerekliliği sırf adı böyle olduğu için heyecan yaratan bir kitaptı. Okuyanları tatmin etti mi kitap? Hayır, hiç sanmıyorum. Tatminsizliğe sebep olan muhayyileyi inkâr eden bir çağda yaşıyor olmamızdı. Bilhassa I. Cihan Harbi’nden itibaren haksızlığı apaçık olan savaşlar yönetir oldu insanları. Talât Paşa hatıralarında “Savaştan sonra Avrupalıların ülkemizi parçalayıp yutacaklarını gayet iyi biliyorduk. Savaşın dışında kalmak şöyle dursun, mutlaka savaşan taraflardan biri içinde yer almak istiyorduk. Denizlerdeki hâkimiyeti sebebiyle galip gelme ihtimali en yüksek olan İngiltere’nin yanında yer almak istedik. İngilizler yüzümüze bile bakmadı. Almanların silâh arkadaşı mevkiini ister istemez benimsedik. Savaştan mağlup olarak ayrılsak bile savaşa girmişlik sicili bazı hakları elde tutma imkânını bize temin edecekti” diyor. Buradan kolaylıkla anlaşılacaktır ki medeniyet (veya kapitalizm veya Dünya Sistemi) Büyük Savaşı müstemlekecilikten edindiği servetin ve konforun tadını çıkarmak gayesiyle başlatmıştı. Bu son cümleyi insan münasebetleri arasından savaşa yer verilmesine muhalefet etmek niyetiyle yazmadım. Yeryüzünde iki insan kaldığı sürece savaşlar olacaktır. Benim isyanım savaşların gerekçelerine, siyasetin ikiyüzlülüğüne ve bütün toplumlardaki ahlâki çürümüşlüğedir.

Niyetim insanlara her birinin intikam hakkı olduğunu hatırlatmaktır. İntikam ne dar çaplı, ne de kısa erimlidir. İntikam dediğimiz zaman Hollywood filmlerinin tanıtımında karşımıza çıkan “Aşk, Macera, İntikam” sözündeki intikamı anlamıyoruz. Hilkatimizin vazgeçilmez parçasıdır intikam. Allah bizi bir halife olarak yarattı. Halifeyiz; bu doğrunun her birimize bir şekilde nakledilmiş olması demektir. Nakil hadisesi telâffuz edilen dil aracılığıyla olur. Türkler Kur’an ve Sünnet vasıtasıyla kendilerine nakledilen doğruyu ciddiye aldıkları nispette seçilmiş bir cemaat vasfı arz ettiler. Tersi de vuku buldu. Nerede bilerek veya bilmeyerek kendilerini Allah dışındaki yetkeye kurban ettiler veya etmeğe tevessül ettilerse orada tökezlediler.

Türklerin tökezleme hikâyesi uzundur. “Allah dışındaki yetke” ibaresine dikkat edin. İntikam hakkımızın mesnedi Allah’ın hükümranlığıdır. Hak yerini bulacaktır. Dikkatimizi dünyadaki hayatımızın ağlayarak başladığından başka bir yere kaydırmayalım. Varoluşun vahameti hepimizi ağlatıyor. Yalnız tabiat değil, tarih de bizi ağlatıyor. Belâlara hiç uğramadan yaşamamız mümkünken belâlardan medet umduğumuz oluyor. Dinsizin hakkından imansızın geleceği fikri doğru değildir. Gelgelelim gün geliyor hiçbir şeyin olması gereken yerde olmadığını görüyoruz. Bu durum bir aksiliği değil, Allah’ın letafetini işaret eder. Demek ki beşeriyetin bir parçası olarak dünyayla karşılaşmamızın her çeşidi müntekim olmamızı gerektirir. Bu sebeple takvaya talip olacağız. Dünyaya geldiğimize, indiğimize göre yükselmekten daha doğru yol yoktur.

İsmet Özel, 26 Safer 1447 (20 Ağustos 2025)


İkaz: Her hakkı mahfuzdur. Bu sebeple yazının bütün olarak bu sayfadan başka bir yerde neşredilmesi yasaktır. Ancak kaynak gösterilmesi (İstiklâl Marşı Derneği internet portalinde yer aldığının ifade edilmesi) ve bu sayfaya doğrudan aktif bağlantı verilmesi şartıyla yazının kısa bir bölümü iktibas edilebilir. Eser sahibinin tayin ettiği usule bağlı kalmak suretiyle bu yazının her türlü neşri, 5846 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.