Lozan Sulhünün Yıl Dönümünün Tes’idi

Müderrislerin nutukları ve bir gencin candan sözleri şiddetle alkışlandı

Dün Lozan sulhünün yıldönümü darülfünun konferans salonunda büyük merasimle tesit edilmiştir.

Bu merasimde İstanbulda bulunan B. M. Meclisi Reisi Kâzım Paşa ile Maarif Vekili Reşit Galip, profesör Malş ve darülfünun profesörlerinin hemen hepsi hazır bulunmuşlardır. Kâzım Paşa ve Maarif Vekili Reşit Galip Bey salona girerken konferans salonunu dolduran binlerde talebe tarafından şiddetle alkışlanmıştır. Merasime şehir bandosunun çaldığı İstiklâl marşiyle başlanmış ve bütün talebe istiklâl marşını söylemiştir. Binlerce talebenin bir ağızdan büyük bir heyecanla söylediği İstiklâl marşı bitince pek çok alkışlanmıştır.

Kürsüye evvelâ hukuk fakültesi reisi Tahir Bey gelmiş ve hazır olanları selâmladıktan sonra Lozan muahedesinin büyük zaferinden bahsetmiş ve demiştir ki:

Milletin azim ve idaresiyle akıttığı kanların üzerinde yükselen bu abidenin manası çok büyüktür. Bugün hukukçular için bayram günüdür. Bunun sebebi de kapitülâsyonları sureti katiyede ilga eden sarahatidir…

Tahir Bey kapitülasyonların ne demek olduğunu etraflıca izah ettikten sonra "Memleketin benliğine, izzeti nefsine her gün havale edilen bu hakaretler, işte Lozanda bunlar kırıldı ve ebediyen gömüldü” demiş ve Ulu Gazi ile Lozan kahramanı İsmet Paşayı tebcil ettikten sonra nutka nihayet vermiştir. Tahir Beyden sonra hukuk fakültesi son sınıf talebesinden Ömer Fethi Bey kürsüye gelmiş ve çok heyecanlı bir nutuk irat etmiş ve alkışlarla birçok defalar nutku kesilmiştir. Ömer Fethi B. demiştir ki:

— Bugün alnımız açık, gönlümüz şen, memleket asudedir. Vatan semasını dolduran ve göğüslerimizi vakarlı heyecanlarla saran huzur ve hürriyet havası bir harika milletin Lozandaki büyük zaferinin eseridir…

“Lozan bu sihirli sada Türk izzeti nefsinin büyük aksini taşıyan ve temiz Türk kalbinde huşu uyandıran bir mabettir. Lozan bir muahede değil bir tarihtir. Büyük bir inkılabı ifadesidir.

Efendiler, bugün bir saadet günüdür, bugün sarayların çöktüğü gündür, bir millet gururunun, bir millet isyanının haşmeti karşısında hülyaların kahrolduğu gündür.

Efendiler, şaşın ki, bu bir milleti esir etmek istediler. Bu hayal ile mestolacak kadar kendinden geçenler vardı. Hadisat âlemi çok hayasızlıklar, çok küstahlıklar gördü. Fakat önünde kâinatın baş eğdiği bu millet mi esir olacak?

Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım…

Beşerî hamlenin, millî kudsiyetin, kudretini müdrik olmayan ferdin sesi susabilir, bir saray alçalabilir, buna bir kavim susamaz, susamaz…”

 Ömer Fethi Bey bundan sonra kara günlerden bahsetmiş, asrın milliyet düsturunu anlatmış ve büyük Türk ülküsüne intikal ederek demiştir ki:

— Bu bayrağa, bu cumhuriyete, bu vatana, bağlanmıyan, inanmıyan insanın da bu yurtta yeri yoktur…

Bu nutuk bilhassa Reşit Galip Bey tarafından (Pravo) diye alkışlanmış ve Ömer Fethi B. nutkunu bitirince B. M. Meclisi Reisi Kazım Paşa ile Maarif Vekili Reşit Galip Bey gencin elini sıkarak takdir etmişler ve kendisini tebrik etmişlerdir. Darülfünun müderrisleri, hukuk fakültesi reisi Tahir Bey Ömer Fethi Beyi takdir ve tebrik ettikten sonra öpmüşlerdir. Arkadaşları da bu genci dakikalarca ve şiddetle alkışlamışlardır.

Vakit, 25 Temmuz 1933, s.10

Mehmet Akif Bey'in vasat kıymette bir manzumesi...

İlk hürriyet senesinden beri binlerce türkü ve marş çıktı, içlerinden bir çoğu notaya, müzikaya, mektebe alındı, yüz binlerce çocuk ve asker...

MİLLÎ MARŞ

Geçen gün Bulgar misafirlerimizle beraber, Beylerbeyi sarayını ziyaret ettiğime çok memnun oldum.

Nihad Sami Banarlı: "Türk İstiklâl Marşı, şiir kalitesi ve söyleyiş güzelliği bakımından, yeryüzündeki millî marşların hiç birisiyle ölçülemiyecek kadar üstün ve derin mânâlı bir şiirdir."

SÖZE merhum Süleyman Nazif'in bir makalesini hatırlayarak başlıyacağım. Milli iftihar ve ıztıraplarmızla yuğrulmuş, canlı ve ateşli nesirleriyle Süleyman Nazif,

"Biz güya İstiklâl Marşı şairine lâzım olduğu kadar hürmet göstermemişiz."

Robert College’de Fikret’in öğrencisi olmuş Profesör Nurettin Sevin anlatıyor:

M. Zeki Cevahircioğlu, Bahaeddin Cebeci - Mehmed Âkif Armağanı

1913 de memuriyetten istifa ettikten sonra Âkif’in mücahedesini hızlandıran gezi olanakları ve 1914 dünya savaşı onun için verimli kaynaklar oldu.

Hukuk aleminin gölgesi altında söylenen sözler…

İçinde milletimizin binlerce savaş destanını yazan tarihin üzerine elimizi basarak barışa andiçiyoruz.

ENKAZ YIĞINLARI ALTINDAN YÜKSELEN İSTİKLÂL MARŞI

Muallimi, çocuğa ölürken bile İstiklâl marşı söylenmesi lâzım geldiğini öğretmişti, çocuk hocasının sözünü dinledi ve sesini duyanlar...