Muadilsiz İstiklâl Takvimi'nin sekizincisi çıkıyor. 10'a 2 kaldı. Hıristiyan takviminin 1925. senesinden beri vakitsiz, 1928. senesinden beri yazısız/dilsiz bırakılmağa isyanda ısrarcıyız. Türk topraklarının nebat ve hayvanatından olmadığımızın işaretlerinden biri dilimiz ise, diğeri tabi olduğumuz takvimdir. Bitki, hayvan ve beşer hayatının devamı için işleyen güneş takvimini değil, insan hayatı için yaratılan ay takvimini esas alıyoruz. Esaslarını başkasının tayin ettiği zamanda başkasının hesabına yaşanır. Düşmanın zamanında düşmanın hesabına yaşamağa niyetimiz yok. Türk milleti vaktini Allah katındaki takvime göre ayarladığı müddetçe tarihî rolünü sürdürdü. Vakti geleni de, vakti geçeni de o takvimden öğrendi. Bu topraklarda kıvamını bulan insan tipi yerlerin ve göklerin yaratıldığı takvime iktida eden Türk'ten başkası olmadı.
Sloganımız iddia değil gerçek: Bundan ahsen takvim bulamayacaksınız.
28 Zilhicce 1439 Cumartesi günü (8 Eylül) ikindi namazını müteakip başlayacak panelimiz iki celse halindedir. Verilecek aradan sonra İstiklâl Korosu Türk musikisinden dokuz eser icra edecektir.
İçinden geçirildiğimiz karantinalı günlerin kırkı çıktığına göre üzerine konuşabilir, gücümüz yettiğince adını koyabiliriz. Kâfirlerin cenneti, Mü’minlerin zindanı bu dünyada cereyan eden katakulli, düzenbazlık, dolandırıcılık ve yalanların aslını öğrenmek bunların...
Şanlıurfa şehri Türkiye’nin bir parçası değildir; Türkiye Şanlıurfa’nın büyütülmüş bir hâlidir. Eğer dünyada Türkiye diye bir yer varsa bu, Urfa’nın 780.000 kilometrekareye çıkarılmış/büyütülmüş olmasındandır.
Sınıf Bilinci’nin yeni nüshası neşrolundu. Bu cümleyi "Sınıf Bilinci’nin yeni muskası" diye kursak yadırganacaktı. Halbuki muska kelimesi nüshanın dilimizde aldığı başka bir şekildir.