Türk gerçeği yalın, çünkü Türk gerçeğinin kabulü dolambaçlı mazeretler gerektirmez. Türk gerçeği gayet yalın bir şeydir, yani böyle bir yerlerden şartlı bir takım unsurları derleyip de Türk gerçeğini kabul etmezsiniz, doğrudan doğruya odur. Türk’ün kafası ‘helal mi, haram mı’ bunu anlamaya yeter; helalse içindedir, haramsa dışındadır. Türk kafası budur, öyle yalındır yani, hatta basittir.
"Bugün yaşadığımız modern veya post modern hayatı başlatan şey Türklerin tarih sahnesine çıkmış olmasıdır.
İlk işimiz şeytanlaşmaktan kurtulmak olmalıdır. İlk işimiz. Şeytanlaşmak nedir? Şeytanlaşmak kendini bir bok sanmaktır.
Türkiye diye bir ülke olduğunu kabul ettiğiniz zaman Büyük Yunanistan’ın bir parçası olmadığımızı, Ermenistan’ın bir parçası olmadığımızı, Kürdistan’ın bir parçası olmadığımızı, Gürcistan’ın bir parçası olmadığımızı söylemiş oluyoruz.
İstiklâl Harbi’ni, “Ben bu toprakları gâvura yedirmem.” diyen bir avuç insanla kazandık.
"Bugün geldiğimiz noktada, İstiklâl Harbi'nin mağlupları, İstiklâl Harbi'nin kazanılmış
"'Eğer bizi Avrupa Birliği'ne almazlarsa Kopenhag Kriterleri'ni Ankara Kriterleri yapar, yolumuza devam ederiz' demek, 'biz gâvurlaşmaktan asla caymayacağız...
Avrupa toplumları yöneten yönetilen arasındaki sözleşmeye dayalı olarak işlerken Türk dünyasındaki işleyiş yönetici mevkiinde olanların yönettiklerini himayeyle mecbur olmaları şeklinde işler.