Bir İdeoloji Olarak İstiklâl Marşı


Demek Türkiye’de bizim meselemiz “biz” olup olmadığımız konusundaki sarahattir. “Biz” dediğimiz zaman birbirimizi kastediyor muyuz? Bundan daha önemli hiçbir şey yok. Eğer “biz” dediğimiz zaman birbirimizi kastedebiliyorsak bizden hiçbir şey koparamazlar. Ama böyle bir şey yoksa bugünkü derme-çatma yapı dağıldığı zaman ondan en küçük iz kalmaz. Onun için İstiklâl Marşı Derneği, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü savunmak üzere faaliyet göstermeyecek. İstiklâl Marşı Derneği,  her şey elden gittikten sonra dahi Türk kalan insanların derneği. Anlatabiliyor muyum? Türkiye  nâmına hiçbir şey kalmasa bile İstiklâl Marşı Derneği kalmalı!  Onun için böyle bir ideolojimiz olduğunu bilerek ne yapacaksak yapacağız. Bizim defterimizde “Yağmur yağdı böyle oldu” yazmıyor. Bizler “battı balık yan  gider” demiyoruz, demeyeceğiz. Bize “Bu saatten sonra ne yapacaksın? Ohoo, atı alan Üsküdar’ı geçmiş!” diyenlere kulak asmıyoruz, asmayacağız. Biz pes etmek diye bir şey bilmiyoruz; bildirmek isteyenlere de hadlerini biz bildireceğiz.
Konya Şube’mizin açılışı sırasında, bir televizyon konuşması sırasında, yanımda Durmuş Küçükşakalak da vardı. Bize soru soran görevli arkadaş, ya da neyse işte; biz bir şeyler söylüyoruz: “Budur budur, falan filan…” Arkadaş, “ama, diyor, bütün bunları söylediğiniz zaman marjinal kalırsınız? Anlatabiliyor muyum? İnsanlar duruma uymak için veremeyecekleri şey olmadığı kanaatiyle hareket ediyorlar: duruma uymak lazım, marjinal kalmamak lazım! Bu da işte, biraz önce dinlediğiniz panelde de dendiği gibi Müslümanların ilki olma emrini bilmemek, bilse de o emre karşı gelmek manasına gelir. Biz İstiklâl Marşı Derneği olarak Müslümanların ilki olduğumuzu ve bu işin bizden sorulduğunu düşünüyoruz. Ha, ne yapacağız? Şuna buna sataşmaya niyetimiz yok. Ama biz buyuz, biz bunu böyle düşünüyoruz. Biz birilerinin ne yaptığını biliyoruz, görüyoruz.
Yazı başlıklarımdan birisi şu: “Türk olsaydı Türkiye’ye bunu yapar mıydı?” Bunu herkese soruyoruz. Türk olsaydı Türkiye’ye bunu yapar mıydı? Yani “-Ben de Türk’üm! -Neren Türk senin?” Derdimiz Türkleştirmek değil, öyle biz milleti zorla Türk veya başka bir şey yapmaya hiçbir kulun gücü yetmez… Biz adamın Türk olup olmadığını kendi tarifimiz uyarınca sorguluyoruz. Bir ara bizim faaliyetlerimiz dolayısıyla devletin harekete geçirdiği bazı unsurlar “Dünya Türk olsun!” diye bir yerlere bir şeyler yazdılar değil mi? Biz “Dünya Türk olsun!” falan filan demiyoruz. Biz kendimiz Türk olduğumuzu söylüyoruz ve Türk’e yakışan bir şey vardır, o başkasına yakışmaz. Başkasının üzerinde iyi durmaz. Türk’e yakışan bir şey vardır ve onu da Türkler tarih içinde göstermişlerdir.

“Bir ideoloji Olarak İstiklâl Marşı” Panelinden alıntılanmıştır.

Metnin tamamı için tıklayınız.

“Birinci Meclis, İstiklâl Harbi’ni Komuta Eden, İstiklâl Marşı’nı Kabul Eden Meclistir. İkinci Meclis ise Lozan’ı Kabul Eden Meclistir.”

23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldığında Antep’e “Bize mebus gönderin!” telgrafı gelir. Antep’in ileri gelenleri toplanıp, “Eğer Ankara’ya biz gidersek ve Ankara İstiklâl Harbi’ni kaybederse İstanbul bizi sürgüne gönderir

Bir İdeoloji Olarak İstiklâl Marşı

Demek Türkiye’de bizim meselemiz “biz” olup olmadığımız konusundaki sarahattir. “Biz” dediğimiz zaman birbirimizi kastediyor muyuz? Bundan daha önemli hiçbir şey yok. Eğer “biz” dediğimiz zaman birbirimizi kastedebiliyorsak bizden hiçbir şey koparamazlar.

“İstiklâl Marşı Şehitler ile Şehit Oğulları Arasında Bir Mukabeledir, Bir Konuşmadır”

İstiklâl Marşı’nın rüyayla irtibatı vardır. Şunu İstiklâl Marşı’na itiraz edenler de sık sık dile getirirler: Derler ki, İstiklâl Marşı’nda iki dil var, iki farklı üslup var. Bu gerçekten de böyledir.

Nazlı Hilal

Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl”, ne demek? Çehre neden çatık? Şeklen ve ruhen işgal altında bırakılmış bir İstanbul var.

ÖNSÖZÜMÜZ “ÖNCE VATAN”

Vatan der demez küflü bir şeyden, modası geçmiş bir kavramdan bahsettiğimizin bilincindeyiz. Bu şeyin modası, yalnızca Türkiye’de değil, yerkürenin her bucağında bilhassa globalizasyon marifetiyle kast-ı mahsusla, bile isteye geçirilmiştir.

Önce Millet Olduğumuzu Ortaya Koyalım

-İstiklâl Harbi’ni esas mı alıyorsunuz?

- Bence ayağımızı basacağımız yer İstiklal Harbi’dir. Başlangıç noktası.

Bugün Pazar Gâvurlar Azar

Bugünün tarihini biliyor musunuz? Hangi zamandayız? 1397 yılının Cemaziyel’evvel ayının 12’inci gününde miyiz; 1393 yılının Nisan ayının 18’inci gününde miyiz; yoksa bugün1 Mayıs 1977 mi ?

Laik Değilim Çünkü Müşrik Değilim

Dikkatlerin Basra Körfezi’ndeki saldırıya yoğunlaştığı ve yeni gelişmelerin neler doğuracağının merak edildiği şu günlerde laiklikten söz açmanın sırası mı?