BİR MÜZİSYENİN AŞKSIZ YAŞIYACAĞINA İNANMAM

Bayan Hurşidenin anlattığına göre bu sekizinci izdivacın aşkı, üstadın Ankarada konserler verdiği zaman başlamıştır – 80 derece üzerinden bestelenen İstiklâl Marşı, niçin 60 dereceye indiriliyor? – Musiki aşkını kuvvetlendiren bir tokat!

İstiklâl Marşının bestekârı Zeki Üngör birdenbire ayağa kalkarak:

-Çok rica ederim dedi, radyoya haber veriniz. Ben İstiklâl Marşını 80 derece üzerinden besteledim. Halbuki radyo bunu ağır çalıyor ve derecesini 60 a düşürüyor. Marşı radyoda dinledikten sonra onu bir de 80 derece üzerinden çaldırarak dinleyiniz. Aradaki farkı göreceksiniz. Bazı mekteplerde de buna dikkat edilmiyor ve derecesi düşürüldükçe heyecanını kaybediyor.

Zeki Üngör bu hususa taalluk eden şikâyetlerini bitirdikten sonra oturdu. Fakat gene yerinde duramıyarak ayağa kalktı, bizi de ayakta durmağa davet etti. Orada refikası bayan Hurşide ile bizim foto Meftun da dahil dördümüz ayakta bestekârın ne diyeceğini sabırsızlıkla bekliyorduk. İstiklâl Marşını tam derecesi ve gür sesi ile okumağa başladı. Sizi temin ederim ki bestekârından dinlediğimiz İstiklâl Marşı ile radyodan dinlediğimiz plâk arasındaki farkı anlamak için bir müzisyen olmağa lüzum yok…

Tekrar yerlerimize otururken, bestekâr Zeki Üngör ilâve ediyordu:

-Ben bu marşı besteledikten sonra notasını, -ismini şimdi hatırlayamıyorum- Viyananın en büyük müzisyenlerinden bir profesöre gönderdim ve başka marşlarla bir melodi benzerliği olup olmadığını tetkik ederek neticeyi bildirmesi ricasında bulundum. Profesörden gelen mektupta Türk milleti böyle bir Millî Marşa sahip olduğundan dolayı tebrik ediliyor ve başka marş ve bestelerle melodi benzerliği olmadığından bahsediliyordu.

-Bu mektup nerede?

-Bu mektup, Ankarada kurduğum Musiki muallim mektebinden ayrılırken kasada kaldı. Sonra bir daha da arayamadım. Bunu hayatta en büyük kayıplarımdan biri addeder, üzülürüm.

Cemaleddin Bildik, Akşam, 10 Şubat 1952, s. 3

Sinemada istiklâl marşı çalınırken ayağa kalkılır mı?

Sinemalarda aktüalite filmi gösterilirken, bazan birkaç kere istiklâl marşı çalındığı oluyor. Her seferinde ehalinin yarısı ayağa kalkıyor. Kalkmıyanlara da ihtarlarda bulunanlar oluyor.

Bülend avazla ve kemali mehabbetle Tekbir etmişler.

Yalnız şu vak'a, Mehmed Beyin fart-ı zekasına hüccet addolunmağa layıktır.

"Bizi tarih sahnesinden silmek isteyen güçlere karşı müthiş bir mücadele vermiş ve bunu da başarmıştık."

Ankara’da toplanan Büyük Millet Meclisinin açılışında, açılış töreninde bando ile çalınacak bir marş bulunamaz.

MİLLİ MARŞ MESELESİNE DAİR

Dünyada başka hiçbir vasıta tasavvur edilemez ki musiki gibi bir an içinde kulaklardan kalplere inerek ruhlarda bir his ve heyecan dalgası, hatta bir ihtiras fırtınası uyandıracak kudrette bulunsun.

Fikrete Yapılan Taarruz Karşısında

Bu kadar idealizm, bu kadar hakikat sevgisi taşıyan, zulümden, istibdatdan bu kadar yiğitçe bahsetmesini bilen bir adama küfür etmek değil, onu alnından öpmek yaraşır.

BİR OKURUMA MEKTUP

Rahmetli şair Mehmet Âkif’i çok sevip çok sayanlardan birisi idim...

Bir İngiliz Kadını Gözüyle Kuva-i Milliye Ankarası

Ama ne yazık! Ne de olsa gerçek bir Doğu'lu sayılmam. Düşüncelerim uyumamı önlüyor. Bir yığın insanı, zehirli gaz saldırısından sonra çalıştığım hastaneye getirildikleri günlerden beri, hiç bu kadar şiddetli öksürükler korosu dinlememiştim.

ŞÂİR FİKRET VE AKİF

(Rubabı Şikeste) müellefini, cihan harbi içinde kaybetmiştik..

Fikret’in ölümü, birçok münevverlerle perestişkârlarını derin ve sonsuz bir keder içinde bırakmıştı. Bu derin ve sonsuz keder içinde, onu ihmal eden devrin hükûmetine karşı dudaklarda iğbirarın korkak fısıldayışlarile ifşa edildiğini hatırlarım. Yahud, harb yıllarının sıkıntılı şartları içinde hükûmete küsmüş olanlar, bir hak kazanmış gibi bu noktada birleşmiş oluyorlardı…