Arkadaşımız Abidin Daver’in bayrak hakkında bir yazısı daha intişar etti. Sık sık aynı mevzua avdet edişini hamasi ruhunun tezahürü sayar, takdir ederiz.
Dünkü makalesinde şöyle diyor:
“İstiklâl marşımızın bir beytini, bir kelimesini değiştirerek şöyle okuyabiliriz:
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda
Tek bayrağımdan etmesin, beni dünyada, cüda.
“Şair “vatanım” demişti; ben “bayrağım diye değiştirdim. Bayrak vatanın timsali olduğuna göre, hakikatte değişmiş bir şey yoktur.”
Gerçi hakîmane bir söz; fakat maalesef kendisile hemfikir olamıyoruz. Zira böyle bir değiştirmeyle vezin bozuluyor.
Biliriz ki Abidin Daver, yıldızı düzgün olmıyan bayrakları görünce sinirlenir. Erbabı da vezni yok Türk millî marşını işitince tabiatile rencide olur. Üstad halden anlasın ve mısraı lûtfen gene eski halinde bıraksın!...
Akşam, 21 Şubat 1939
Bir edebiyatçı arkadaşımı Kalamış'ta ziyarete gitmiştim. Sonradan okul müdürlüğü yapan tanınmış öğretmen Hıfzı Tevfik'ti bu. Fuat Paşa arsası denen metruk bir bahçeden Dalyan tarafına dalgın yürüyorduk.
Çok garip bir tesadüfle Millî Mücadele yıllarının büyük manâsını terennüm edebilmiş bir şair de Nazım Hikmet’tir. Mütareke yıllarında Beyoğlu’nun kozmopolit muhitinde Ağacamiin halini düşünerek susturulmuş ezan sesleri karşısında tam bir Müslüman Türk evlâdının ıstırabını söyleyen mısralar onun imzasını taşır.
Fehmi Cumalıoğlu - Mehmed Âkif'in Hayatı ve İstiklâl Marşı; "İstiklâl Marşı (...) oy birliğiyle kabul edildi."
Umutların bulutlandığı o kara günlerde hırslar, kırgınlıklar hep unutulmuş, herkes şahsi emellerini bir kenara atmış, bütün fikirler ve gönüller bir noktada toplanmıştı.
MİLLÎ MARŞ
Geçen gün Bulgar misafirlerimizle beraber, Beylerbeyi sarayını ziyaret ettiğime çok memnun oldum.
"Birçok mısraları marş mıdır, dua mıdır, farkedilemez haldedir.”
Safahat yalnız kendi devrinin değil, geleceğin meselelerine de tercüman olmuştur. Namık Kemal ile açılan cemiyetçi şiir çığırını en ileri götüren;
Mehmet Akif’in çok sonraları tek dişi kaldığını söyleyeceği “canavar”
Gerek din, gerek ahlâk açısından bu kadar hastalıklı olan Batı uygarlığının, İslâmcıların inkâr etmediği dünyaya üstünlüğü, o halde neyle yorumlanacaktı?
Merhum büyük Türk ve İslam şairi Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 33. yıl dönümü olan 27 Aralık 1969’da muhterem kurucumuz Halide Nusret Zorlutuna’nın Ankara Hukuk Fakültesi konferans salonunda yaptığı konuşmayı, siz değerli okuyucularımıza da duyurmak için aşağıya alıyoruz.
ENKAZ YIĞINLARI ALTINDAN YÜKSELEN İSTİKLÂL MARŞI
Muallimi, çocuğa ölürken bile İstiklâl marşı söylenmesi lâzım geldiğini öğretmişti, çocuk hocasının sözünü dinledi ve sesini duyanlar...


