Şair Mehmet Akif İçin

Arkadaşımız Nurullah Ataç Şair Mehmet Akif için yazdığı bir yazıyla Akif'in hayranlarından bazılarını bir hayli sinirlendirmişti. Güzide arkadaşımız bu sabahki "Akşam" da "Yine Akif" serlevhalı bir "Sohbet" neşretmiş. Bunda rahmetli şairin psikolojisini şöyle tahlil ediyor:

Birkaç hafta oluyor, Mehmed Akif hakkında düşündüklerimi bu sütunda söylemiştim. O yazım bazı kimseleri kızdırmış; bunu gayet tabiî buldum: Safahat nâzımını, insan olarak da, şair olarak da seven çok kimseler olduğunu bilirdim. Mehmed Akif, gerek sanatı, gerek ideologisi ile maziyi demiyeceğim, eskiyi, "yerleşmiş" i temsil eder. O, maziyi, ananeyi müdafaa etmekten ziyade her ne istikamette olursa olsun değişikliğe, harekete husumet gösterir. Kafası, ruhu "geri" değildir, çünkü geriye gitmek de bir kımıldanmadır; o, "durgun" dur.

Mehmet Akif fesi, hürriyet fikrini, meşrutiyeti kabul etmişti; çünkü doğduğu zaman fesi bulmuş, sonradan da Namık Kemal'i okumuştu. Sultan Mahmud zamanında gelse fese isyan eder, Namık Kemal'den evvel gelse hürriyet fikrinin, meşrutiyetle idarenin düşmanı olurdu. Dünyanın, doğdukları zaman ne halde ise, öyle kalmasını istiyen adamlar vardır. Vardır da söz mü? Ekseriyeti bunlar teşkil eder. Onların, kendilerinden olan Mehmed Akif'i sevmeleri, onu beğenmiyenlere kızmaları kadar tabii bir şey olamaz.

Fakat o yazıma kızanlar arasında gençler de varmış, buna hayret ettim. (Etmedim ya! ne ise! öyle demek daha işime geliyor.) Bu gençlerin bazıları ile konuştum; bana "Mehmed Akif'e hiç olmazsa milli marşımızın, İstiklâl marşı’nın şairi olduğu için hürmet etmeliyiz" dediler.

Akşam, 6 Mart 1937, s.3

Millî Bir Marşa Muhtacız

Bu âcûbeyi hâlâ millî marş diye terennüm etmekte, her şeyden evel, sanatımız için hazin bir mahcubiyet yok mudur?

“Üstâdımız, takdîm ettiği İstiklâl Marşı’nı Fârisîye tercüme ederek îzâh ettiler”

Afgan devlet-i İslâmiyyesi sefîrinin Anadolu’ya gelmesi İslâm târîhinin en mes’ûd hâdiselerinden birini teşkîl eder. Garb müstevlîlerinin İslâm âlemine karşı mütemâdî savlet ve tahakkümleri yüzünden perîşân olan, dinlerinin vahdet ve izzet emreden düstûrlarına arka çevirdikleri için yekdiğerinden cüdâ düşen Müslüman milletleri arasında bugün vahdete doğru bir hareket başlamış olduğu görülüyor.

OSMAN ZEKİ ÜNGÖR’ÜN MEŞKUK BESTESİ Mİ İSTİKLÂL MARŞI?

Türkiye’de kimin ne olduğunu anlamamız için bir kıstas İstiklâl Marşı. Kahir ekseriyet bu marşa saygı duyuyor. Mağlupların saygısına mazhar olan beste ise kahraman ordumuza ithaf edilen şiiri ihtiva etmiyor.

Medeniyet

Son seneler içinde bir çok kelimelerin mânaları adeta büsbütün değişti.

Mehmet Âkif için bir seri pul çıkarıldı

P.T.T. Genel Müdürlüğü tarafından şâir Mehmet Âkif Ersoy'un ölümünün 20 nci yılı münasebetiyle bugünden itibaren 30 kuruşluk bir seri pul çıkarılmış bulunmaktadır. Üç ayrı renkte olan bu pulların herbirinin üzerinde İstiklâl Marşımızın birer mısraı bulunmaktadır. 

BÜYÜK DOĞU

Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.

O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.

Kutlu Olsun!

Bizim milli renklerimizi gördükten sonra Mehmet Âkif'in şiirindeki şafak teşbihini onlara da maletmek...

Ölüm, Akifi aramızdan aldı götürdü, fakat…

Onun adı tarihte olduğu gibi yüreklerde de yaşıyacaktır. Çünkü yazdığı marşla adı Türk istiklâline bağlı, yani ebedî kaldı.