Mehmet Akif’in ölümü

Kıymetli şâirin ölüm haberi yüreğimi sızlattı.

Hatırıma onun:

Ne saadet hani ondan bile mahrumum ben
Daha yıllarca eminim ki, hayatın yükünü
Dizlerim titreyerek çekmeğe mahkûmum ben
Çöz de artık yükümün kördüğüm olmuş bağını
Bana çok görme ilâhi bir avuç toprağını

Tazallümü de gelince âdeta ağlıyacağım geldi. Bize yıllarca vatanın yaralarından bahsedip şiirler yaratan Mehmet Akif, her gelenin gitmesi mukarrer olan bu yalancı dünyadan göçtü, gitti.

Akif bir zaman Çanakkale şehitleri için sızlanıp, yanarken:

“Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın”

Diye şehitlere yüksek hayalinin kudretli ibdaıyle hitap etmişti. Bizi birçok duygularla dolduran, bize birçok bediî, millî hediyeler bırakan şâir Mehmet Akif’e de bu mısraı biraz tebdil edip:

“Gömelim gel seni nisyana desek sığmazsın”

Diyemez miyiz? O, hiçbir zaman unutulmıyacak yaşıyan ölünün makberi acaba nisyan olur mu!

Ruhun şâdolsun Akif! Coşkun duygular yarattığın istiklâl marşında:

“Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak”

Diye göğüs kabarttığın al sancağın dalgalandığı, kendi toprağında canını Allahına teslim ettin! Ruhun Şâdolsun!

Tokdil, Yeni Asır, 30 Kânunuevvel 1939, s. 2

 

İstiklal Marşı... O da bir mesele!

Yine Akif. Birkaç hafta oluyor, Mehmet Akif hakkında düşündüklerimi bu sütunda söylemiştim.

Bu mısra okunurken, oturanlar ayağa kalkarlar...

İstiklâl Marşımızın güftesinde şu mısra vardır...

Vatandaşlığın amentüsünü ezberlemiyenler...

Son merasim günlerinden birinde bayrak çekiliyor, muzika istiklâl marşını çalıyordu. Bu marş ve bayrak çekiş karşısında yapılacak şey malûmdur:

Bülend avazla ve kemali mehabbetle Tekbir etmişler.

Yalnız şu vak'a, Mehmed Beyin fart-ı zekasına hüccet addolunmağa layıktır.

Âkif

Akif, medeniyet düşmanı değildir; iman esastı zira. Medeniyetle karşılaşmasına teknik vasıta oluyor.

KASTAMONU’DA NEFRET UYANDIRAN BİR HADİSE

Kastamonu lisesinde emniyet müdürlüğünün ehemmiyetle üzerinde durduğu ve Millî Eğitim müfettişi Bay İsmail Hakkı’nın da tahkikile meşgul olduğu bir hâdise cereyan etmiştir. Bütün lise talebesinin nefretle karşıladığı hâdise şudur:

Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş - Mehmet Âkif ve Cemiyetimiz; İstiklâl Marşı'nın 40. Yıldönümü

Millî marşımız bundan tam kırk yıl önce, 25 Mart, 1921 (12 Mart 1337) tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce resmen kabul edilmişti. Bu yıldönümü vesilesiyle eşsiz eserin ve büyük