Türk İstiklâl marşının Hatay marşı olarak kabulü
Hatay’da millî marş bizim
istiklâl marşımızdır
 
Mustakil Hatay için yeni posta pulları basılacak,
herkes bundan böyle fes yerine şapka giyecek
 

Hatay meclisi tatil kararı verdi

Antakya 9 (A. A.) - Hatay millet meclisi dünkü toplantısında Halep ve Lazkiye hudutlarında Suriye memurları tarafından bazı Hatay köyleri üzerine yapılan tazyika nihayet verilmesi için hükûmetin teşebbüslerde bulunması, mustakıl Hatay posta pulları bastırılması, Türk İstiklâl marşının Hatay marşı olarak kabulü, şapkanın millî serpoş olarak geyilmesi, tatil esnasında yeni mustakil devlete ait kanunları neşr ve tatbik için hükûmete salahiyet verilmesi, bir çok yerlerde orta mektepler açılması hakkında verilen temenni takrirleri müzakere ve esas itibarile kabul edilerek alâkadar encümenlere ve hükümete havale edilmiş ve 1 ikinci teşrinde toplanmak üzre mesaisine muvakkaten nihayet vermiştir.

Doğu Gazetesi, 11 Eylül 1938-Pazar, Sayı 240

 

Hatay İstiklâl marşı için

Hatay erkinlik cemiyetinden:

Değerli arkadaşımız Hataylı Ahmed Faik Türkmenin 27/12/936 tarihli gazetelerde neşredilen marşı bayrak açma gününe mahsustu.

Bu kere istiklâline kavuşan ülkemizin şerefli mazisini hal ve istikbalini içinde belirten istiklâl marşımızı tesbit etmek istiyoruz.

Bu hususta edib ve şairlerimizin değerli yardımlarını esirgemeyeceklerinden emin olarak daima gösterdikleri alâkayı bu yolda da göstermelerini dileriz.

Yazıların aşağıdaki adrese gönderilmesi rica olunur.

Eminönü Hanı dördüncü kat
Hatay Erkinlik cemiyeti
EMİNÖNÜ

Cumhuriyet, 07.02.1937, s. 5

BÜYÜK DOĞU

Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.

O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.

Millî marş hakkında iki mütalea daha!

Bugün, resmen milli marş olarak teganni edilen İstiklâl marşının güftesinde milletimizin bugünkü umdelerine çok aykırı düşen yerler vardır.

Metin Boyacıoğlu, Erdal Arslan - Mehmet Akif'in Kastamonu Günleri

Kandemir’in satırlarıyla, söyleşinin bundan sonrasını da hatırlatmakta fayda var: "(Akif) yavaşça yatağından doğruluyor, yastıklara yaslanıyor, sesi birden canlanıyor:

MİLLÎ HAŞYET

Gece yarısıydı. (Haber)in sahibi ve ben, otomobille gazeteye doğru geliyorduk. Yolumuz Sirkeci taraflarında dar bir sokağa saptı. Kimi kârgir, kimi ahşab, kümes gibi bücür iki sıra ev arasında, Arnavut kaldırımlı dar bir sokak. Pencereler, katran dolu küplerin açık ağızlarile, içerdeki karanlığı çerçeveliyordu. Sokakta, şeffaf uyku hayaletlerinden başka ne in, ne cin...

Türk vatanının sesini, Türk istiklâlinin sesini dünyaya işittirse günaha mı girer?

Birkaç sene evvel, limanımıza Amerika'lılarla dolu büyük bir seyyah vapuru gelmişti. Bu vapurun sabık bir İngiliz Amiralı olan kumandanı, İstanbul'un tanınmış simaları için bir danslı müsamere tertip etmişti.

BİR MÜZİSYENİN AŞKSIZ YAŞIYACAĞINA İNANMAM

Bayan Hurşidenin anlattığına göre bu sekizinci izdivacın aşkı, üstadın Ankarada konserler verdiği zaman başlamıştır – 80 derece üzerinden bestelenen İstiklâl Marşı, niçin 60 dereceye indiriliyor? – Musiki aşkını kuvvetlendiren bir tokat!