İstiklâl Harbimiz bizim millî kurtuluş savaşımız değildir, bağımsızlık savaşımız da değildir. İstiklâl bağımsızlık demek değildir. İstiklâl Arapça bir kelime değildir. İstiklâl Türkçe bir kelimedir. Arap dilinin kurallarına göre Türkler tarafından türetilmiş bir kelimedir. İstif’âl babından, bir şeyi alıp götürme, bir şeyin selâmetini sağlama manasına gelen bir kelimedir istiklâl. Biz kendi istiklâlimize sahip çıkmış bir millet olarak dünya tarihine bir daha girdik. Yani biz ne saltanattan kurtulduğumuz için bir kurtuluş savaşı verdik, ne de bir yabancı hâkimiyetinden bağımsızlığımızı aldık. Bulgaristan’ın bağımsızlığından bahsedilebilinir, çünkü Osmanlı hâkimiyetinden bağımsızlıklarını almışlardır. Ama Türk bağımsızlığı diye bir şey yok, biz zaten bağımsızdık. Bizim İstiklâl Harbimiz ve İstiklâl Marşımız var. Biz bir şeyi alıp taşıma, yüklenme işini başardık.
İsmet Özel, İstiklâl Marşı’nın Hayatımızdaki Yeri, 12 Mart 2011, Niğde
Biz şu anda ne isek dünyanın bundan sonra alacağı şekil de birebir bizim bugünkü halimizle irtibatlıdır. Defalarca, yıllarca söyledik. İstiklâl Marşı sadece 12 Eylül 1980 darbesinden sonra hazırlanan ve 1982 yılında halk oylamasıyla resmiyete kavuşan Anayasa’da zikrediliyor.
Biz üstünlüklerimizi inkâr etmiş bir toplumuz. Bizim hicrî takvimi terk etmemiz, şerefimizi inkâr etmemiz anlamına gelir. Çünkü bakın bir miladî takvim var. Milat olarak İsa (a.s.)’nın doğumunu esas alır.
Sancak, ordu komutanına alemdir, onu temsil eder. Bayrak ise bir topluma, kavme, millete âlemdir, onları temsil eder. Niçin “al bayrak” denmeyip de “al sancak” denmiştir?
İstiklâl Marşı Sakarya Zaferi’nden Sonra Rafa Kaldırıldı
İstiklâl Marşı Derneği’nin mevcudiyetinin izahı şuradır: Biz diyoruz ki “İstiklâl Marşı metni 1921 yılında millî marş olarak kabul edildi.
İstiklâl Marşı herhangi bir metin değildir. İstiklâl Marşı 12 Mart 1921 günü TBMM tarafından millî marş olarak kabul edilmiştir. Yani İstiklâl Marşı’nın kanunî bir dayanağı vardır.
12 Mart 1921’de İstiklâl Marşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından millî marşımız olarak kabul edildi. Daha Sakarya Meydan Muharebesi olmamıştı, bizim istiklâlimizi kazandığımıza dair bir sarahat yoktu.
“O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak
O benimdir, o benim milletimindir ancak”
Zaten Siyasal İslâm’ın mayası sağlam değildi. Yani Siyasal İslâm ortaya çıktıktan sonra bir takım şuurlu Müslümanların bu hareketi sıhhate kavuşturmak üzere harekete geçmeleri gerekirdi.


