(...)
Bunun üzerine annem kardeşlerimle birlikte Kastamonudan Ankaraya geldiler. Artık Ankarada ailece yerleşmiş idik. Mehmet Âkif bu sıralarda İstiklâl marşını yaratmış, bu muvaffakiyeti 500 lira nakdî bir mükâfat ile taltif edilmişti. Babam o esnada 500 liraya cidden muhtaç bir adamdı. Fakir idi. Parası yoktu. Lâkin malûm olduğu gibi gönlü çok zengin idi.
İyi biliyorum ki babam bu parayı almadı, onu kızılaya terketti. Ben İstiklâl marşını babamın ağzından ezberledim. Bir çok yerlerde muvaffakiyetle okudum. Hattâ Ankarada bir müsamerede büyük bir kalabalığa karşı sahnede okuduğum bu manzumeyi, alkışlamışlar ve bana matbu bir takdirname vermişlerdi. Babam, o esnada yine pek bedbin ve düşünceli idi. Hürmetkârı bulunduğu Erzurum meb’usu Gözübüyük zade Ziya hoca, mecliste garip bir istiskale mâruz kalmış, bu hâdise pederi ziyadesiyle rencide etmişti. Mecliste sevdiği Balıkesir meb’usu Basri Bey, Abdülgafur Hoca da Büyük Millet Meclisinden ayrılmışlar, safahat şairi arkadaşlarının kaybına üzülmüştü. O zamanlar Ankarada ziraat mektebine sık sık gidiyor. Orada Halide Edip Hanım, doktor Adnan Bey, Hamdullah Suphi Bey babamın ekseri görüştüğü arkadaşlardan sayılabilirdi.
(...)
Cemal Kutay, Necid Çöllerinde Mehmed Âkif,
Tarih Yayınları, 1963, s. 274.
"Her yerde İstiklâl Marşı'nı hem söz olarak, hem şarkı olarak tekrarlıyorduk."
Hürriyetin ilanından hemen sonra dünyaya gelmişim... İlk hürriyet çocuklarındanım sizin anlayacağınız.
Zirâ, İstiklâl Marşı'mıza karşı gösterilen saygısızlık - hemen her zaman ve her yerde rastladığımız ve maalesef garip, mânâsız bir alışkanlığın tesiriyle tabii bir olay gibi karşıladığımız - çok hazin ve yüz kızartıcı bir gerçektir
"Bugün için İstiklâl Marşı kadar bilmem ki hangi ulusun “Ulusal Marşı” kuvvetlidir?"
Ufuksuz, berrak semaların yüksekliğinde Türklüğün asil ruhunu.. insanlık için istibdada,
Cihanın yedi ikliminin yetiştirmesi, çeşit çeşit renk renk insanlar, vahşet bahsinde ittifak etmişler, kudurmuş gibi saldırıyorlar, her taraftan gülle, ateş yağdırıyorlar… Fakat bütün bu cehennemî taarruz, “pâk alnının istihkâmına sığınmış kahraman Mehmed’in göğsünde sönüyor.”
Gene Milli Marş
Milli marşın İstanbul radyosunda niçin çalınmadığı hakkında yazdığım yazıdan sonra, bu meselenin efkâri umumiyede uyandırdığı akisler, hassas bir noktaya dokunduğumu ispat etti.
Türk Ulusunun Utkusu
Ulusal Kurtuluş Savaşında, İslâmcı görüşün ulusal bir çizgide geliştiği görülür. Bu, İslamcı düşüncenin Osmanlı Devletinde kazandığı ikili yapının bir sonucuydu.
İstiklâl Marşı hakkında Dahiliye Vekilliğinin tamimi
Öğrendiğimize göre usul dairesinde müracaat ve mezuniyet istihsal edilmeden yapılan içtimalarda zabıtayı...


