BÜYÜK ŞAİR MEHMET AKİF’LE BAŞBAŞA(*)
- Son yazdığı eseri Mısır'da okudum, hayret ettim. Koca Hâmid eserlerinde hâlâ gençliğini yaşıyor. Hiç ümit etmemiştim, o yaşta bir adamdan, ancak yaşının eserini bekliyordum. Hâmid yüz yaşına da gitse artık inandım ki, yine eserleri genç ve dinç kalacak. Aşk olsun, hayret ettim doğrusu!
Sonra yatağından bir parça doğrularak devam etti:
- Mısır gençliği, Namık Kemal'i çok iyi anlıyor fakat, Hâmid'i.. Asla!.. Nedense Hâmid'i bir türlü anlayamıyorlar, tanıyamıyorlar. Fakat hakları da yok değil. Hâmid bazan eserlerinde öyle yükselir ki, bulutlara kadar uzanır. Onu anlamak için oralara çıkmak lazım. Nerede o kudret bizde!. Bazan da çocuktan daha küçük olur ki, o kadar da aşağı inmek lazımdır. Zaten Hâmid demek tezadin kendisi demektir. Lâkin ne olursa olsun, şair-i a'zam unvânına lâyık bir zâttir Hâmid!. Şu muhakkak ki; Makber onun ebediyetinde yükselen granit bir abidedir.
…Sözünün burasında, Faruk Nafiz Bey:
- Üstâd!. dedi, sizin de "Çanakkale" gibi yıkılmaz bir âbideniz var!
Büyük üstâd mütevaziâne gülümseyerek başını salladı:
- Hayır.. Eserlerimin hepsi, ben göçmeden göçüyor. Fakat unutulmayacak ve beni andıracak bir eserim varsa, o da "İstiklâl Marşı"dır. İtiraf ederim ki, İstiklâl Marşında, ne büyük bir sanat ve ne de derin bir şiiriyet vardır. Biricik hususiyeti, çok samimi oluşu, içten gelerek yazılmasıdır. Lâkin, bu vasif beni andırmağa sebep olamaz. Güvendiğim cihet onun tarihi bir kıymeti haiz oluşudur. Cumhuriyetimizin ilk İstiklâl Marşı olması dolayısıyla belki beni ilerde yadettirmeğe vesile olur. Fransızların da “Marseyyez"i, bu kabildendir ve bana en büyük ümidi, o verir.
Yine Faruk Nafiz Bey soruyor:
- Kolay mı yazarsınız üstâd?.
- Hayır.. Hayır. Bilakis çok düşünerek ve çok güç yazarım.
…
(*)M. Ertuğrul Düzdağ, Mehmed Âkif'le Konuşmalar
Hazırlayan Mustafa İsmet Uzun, İstiklâl Şâirimiz Mehmet Âkif, Bağcılar Belediyesi, 2011 s. 100
Benim milletimin İstiklâl Marşı’dır bu! 1 Mart 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilk defa ve tekrar tekrar okunup söylendiği günden tâ bugüne, saymak mümkün mü, kaç defa söylenilmiştir? Kaç yüzyıl daha söylenilecek, mümkün mü cevap vermek? Yürekleri helecan ve göğüs kafesleri harf harf bu marşın mısra ve mânâsıyla dolup taşan kaç nesil geldi, kaç nesil yetişti ve yaşlandı? Ve daha kaç nesil gelecek ve yaşlanacak?…
Dünya Seyahatini Anlatıyorum
İnsanı prize takılmış bir makinenin kolu gibi mütemadiyen işler, mütemadiyen hareket eder çelikten yapılma bir âlet gibi kabul etmek...
Konservatuvar muallimlerinden piyanist Cemal Reşit Bey, milli marş hakkındaki...
Milli marş yahut milli Hymne tekmil halk tarafından ezberlenebilecek bir kabiliyette olmalıdır. Meselâ, rastgele bir köylü, bir çoban, milli marşı, kolaylıkla teganni edebilmeli, güftesini okumalı, mânasını anlamalı ve milli marşa karşı sevgi ve hürmet beslemelidir.
Millî Marş Meselesi
Çok saygı değer Abidin Daver Bey, Bundan bir ay kadar evvel Hem Nalına hem Mıhına sütununuzda Romanyalıların İstanbula gelişlerinden ve İstiklâl marşımızı hemen...
Mersinde Bir Muhakeme
Cümhuriyet marşı söylenirken kalkmadığından
Çomu zade ile Fırka reisi arasında çıkan münakaşanın sonu
Yaşar Çağbayır - İstiklâl Marşı'nın Tahlili
Eylül 1920 günü, ortalık ağarırken ilerleyen süvarilerimiz, yükselen güneşin tatlı ışığı altında İzmir’i bir tablo gibi gördüler. 2. Süvari Tümeni, Alsancak ve
Duhter Bayraktar - Mehmed Akif Ersoy ve İstiklal Marşı
stiklâl Marşı'nı yazması için yapılan ısrarlara rağmen Âkif, içinde para olduğu için teklifleri geri çevirir. Sonra Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin kazandığı takdirde ödül verilmeyeceğini


