İSTİKLÂL MARŞI
Marşları, onları yaratan hâdiseler yüceltir. Bizim İstiklâl Marşı’mız millî marşların en büyüğüdür; ölümsüzdür. Çünkü en büyük hâdisenin yazdırdığı marştır, iman ve azim ordularının bütün dünyaya, bütün kâinata bu iman ve bu azmin, ebedi yankılar bırakan okuyuşudur:
“Korkma… Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!..”
İman tazeleyen, inanç yaratan bu başlangıç mısraı, 1920 ve 1921’in gecelerinden doğmuştur: Her şeyin kötüye gittiği, bir tek ümit yıldızının bile ışımadığı gecelerden. Ve 12 Mart 1921’e, aynı ümitsizliğin gecelerine, o devler dev, meydan okuyuşla geldi:
Bu mısraları Akif yazmamıştır diyesim gelir: O günleri ve bu mısraları, bütünüyle bu marşı içiçe düşündükçe, “ilham” ın bir “ilâhi tercih” haline geçtiğine ihtimal verir; “O zifir karanlığın ardındaki en cömert şafağın ilk müjdesi, mısralaşmış olarak en layık olan'a, en temiz, en mümin ve en yiğit Müslüman - Türk şairine verilmiş” derim.
Gerçekten de. İstiklâl Marşı'nın yazılış hikâyesi bu metafizik ihtimali destekleyecek şekildedir: Akif'in, o soğuk Tâceddin Dergâhı’ndaki hücresinde, gece yarıları, ruhunun derinliklerinde, adı konmamış ve hiçbir müzik için kullanılmamış âletlerin çaldığı nağmelerle uyanışları… Bu bambaşka âlemlerden gelen marşları çakısıyla, o taş duvarlara mısra'lar veya mısra eskizleri gibi kazıyışları... Bütün bunlar, ölüm kalım savaşımızı yürüten ilâhi mukadder'in yardımlarını düşündürmez mi? O dergâh, o hücre neden bir milliyet ve iman ziyaretgâhı olmamıştır? Bu olmayışa içiniz yanmaz mı?
İstiklâl Marşı'na bir “Şiir” gibi bakmak isteyen gaflet, milli tarih'den nasipsiz zavallıların kârıdır... Ama vebâli başkalarınındır; Türk eğitiminin sorumluluğunu taşımış ve taşımakta olanlarındır. Buna da yanmaz mısınız?
İstiklâl Marşı - tek başına - cildlerin konusu olmalıydı.. Yalnız bu marşın tahlili için - eğer bir parça tarih şuur ve perspektifi varsa - koskoca bir cild yazılmalıydı. Buna ve öteki cildlere yetecek malzeme hazırdır, işçilerini beklemektedir.
Böyle işçiler geciktiği içindir ki, yani istiklal Marşı'nın bir ayrı destan olan yazılış hikâyesi ve yazılmış hali eğitimimizin ana konularından birisi yapılmadığı içindir ki, “yeni bir milli marş” kalleşliği ikide bir hortlar veya hortlatılır durur.
Nasıl hortlamasın ki, Türk eğitimi, “İstiklâl Marşı’nın, bir “Sakarya” , bir “30 Ağustos” , hatta bir “9 Eylül” veya “6 Ekim” gibi, tıpkı onlar gibi, eşsiz istiklal Savaşımızın, bütünlüğüne sımsıkı bağlı, bir “Unsur” u olduğunu kafalariyle ve gönülleri ile benimsemiş nesiller yetiştiremedi.
“İstiklâl Marşı marşların en büyüğüdür; ölümsüzdür... Çünkü milletler tarihindeki en büyük hadisenin yarattığı marştır. Eşsiz zaferimizi “İstiklâl Marşı’ndan, “İstiklâl Marşımızı eşsiz zaferimizden ayırmayalım. Büyük kurtuluşun şehit ve gazilerine layık nesiller yetiştirmenin bırakılamaz şartlarından birisi de budur.
Tercüman, 1971
Tarık Buğra, Düşman Kazanmak Sanatı: Dil ve Edebiyat Üzerine Yazılar, Ötüken Neşriyat-1979, İstanbul. s. 163-165
BİR MÜZİSYENİN AŞKSIZ YAŞIYACAĞINA İNANMAM
Bayan Hurşidenin anlattığına göre bu sekizinci izdivacın aşkı, üstadın Ankarada konserler verdiği zaman başlamıştır – 80 derece üzerinden bestelenen İstiklâl Marşı, niçin 60 dereceye indiriliyor? – Musiki aşkını kuvvetlendiren bir tokat!
Yeni Türkiyenin doğduğu gün
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sevres paçavrasını tanımadığını, milli misak prensipleri çerçevesi içinde bir barış kurulmadıkça...
İstiklâl Marşımızın Yazıldığı Ev
Yukarıdaki klişeye lütfen dikkat ediniz: Bugün benzerleri yurdun her köşesinde sıralanan bir gecekondu hüviyeti içindeki mütevazi yapı...
AKİFİN MEZARI
Üniversite talebesi geçenlerde ölümünün yıldönümü münasebetile İstiklâl marşı şairi Mehmed Akifin mezarını ziyaret etmiş. Gençler, bu mezarın bir toprak yığınından ibaret olduğunu görerek müteessir olmuşlar; onun mezarına bir taş dikmeğe karar vermişler ve bunun için de bir broşür çıkarmışlardır...
İstiklâl Marşı Bestesi Üstüne Düşünceler
Bilindiği gibi İstiklal Marşımızın milli marş olarak Türkiye Büyük Millet Meclisince kabulü 12 Mart 1921 tarihine rastlar.
Hoşgörü Uygarlıktır
Ülkemizde hoşgörünün uzun bir geçmişi yoktur; kişilerimiz genellikle hoşgörüsüzdür.
Sinemada istiklâl marşı çalınırken ayağa kalkılır mı?
Sinemalarda aktüalite filmi gösterilirken, bazan birkaç kere istiklâl marşı çalındığı oluyor. Her seferinde ehalinin yarısı ayağa kalkıyor. Kalkmıyanlara da ihtarlarda bulunanlar oluyor.
İstiklâl Marşına Dair
Pek az müddet evvel İstiklâl marşımızın bir notasını Alman istemiş, bütün İzmiri üç gün alt üst etmiş uğramadığı musiki mağazası ve kütüphane kalmamış, buna rağmen İstiklâl marşımızın bir notasını bulmağa muvaffak olamamış.a


