AMAN GÜFTEYE DOKUNMAYALIM

 

Bir Marşın Hikayesi…

Fransızlar 1789’da saltanata ve vatanı tehdit eden yabancı düşmanlara karşı ayaklandılar: Türkler de 1919’da aynı işi yaptılar. Fransız milletini şahlandıran kuvvetlerin ön safında Rouget de Lisle’in yazdığı vXe bestelediği milli marş da vardır; bu marş 26 Nisan 1792 gününün başlamasından bir iki saat sonra, gecenin karanlığında, küçük bir odada, caddeden geçen ve cepheye giden ordunun gürültüleri arasında yazıldı ve bestelendi. İlk adı “Rein ordusu için harp türküsü” idi. Daha sonra ise Marsilyalı beş yüz gönüllü tarafından, Paris’e girilirken söylendiği ve ondan sonra pek yayıldığı için “Marsaillaise” diye meşhur oldu: Napolyon imparator olunca “fazla ihtilalci” bulduğundan bütün törenlerden kaldırttı, 1915’te yeniden iktidara gelen krallar büsbütün yasak ettiler: Bu türkü ancak 1830 ihtilalinde yeniden canlandı, çok geçmeden Fransızların milli marşı oldu.

Stefan Zweig, Fransız milli marşının ve bu marşı yazıp besteleyenin hikayesini “insanlık tarihinde yıldızın parladığı anlar” isimli eserde pek güzel anlatır; son zamanlarda Türkçeye çevrilmiş olan bu esere göre Fransa milli marşı şöyle başlar:

“Haydi vatan çocukları,
Zafer saati çaldı.”

Diğer kıtalarından biri de şöyledir:

“Ey mukaddes vatan aşkı,
İntikamcı kollarımıza yön ve kuvvet ver.
Ey hürriyet. Sevgili hürriyet.
Seni savunanlarla beraber savaş!”

Bizim milli marşımız “İstiklâl Marşı”dır. Anadoluda hürriyet ve istiklâl için savaştığımız sırada şair Mehmet Akif tarafından yazılmış, Zeki Bey tarafından bestelenmiştir. Birçok vatandaşlarımız bu bestenin ağır olduğunu, cenaze marşına benzediğini söylerler.

Rouget de Lisle bir yüzbaşıydı, şairdi ve besteciydi. Sadece Strazburg Belediye Reisinin teklifi bir generalin teşviki ile, harp havasını aksettiren bir gecenin birkaç saatinde meydana getirildi, heyecanlı ve hareketli olması sayesinde, hükümetin veya kanunun desteklemesine lüzum kalmadan yayıldı, halk tarafından senelerce milli marş olarak söylendikten sonra kanunlaştı.

Fakat İstiklâl Marşı yazıldı, bir kanunla desteklendi ondan sonra halk arasına yayıldı. Fakat bu hal onun değerini asla azaltmaz. Haber aldığımıza göre İstiklâl Marşının bestesini hareketlendirmek için incelemeler ve denemeler yapılıyormuş! Aman, güfteye dokunmayalım, çünkü milli marş değiştirme adeti de başlarsa milli marştan mahrum kalmak ihtimali de vardır.

Kadircan Kaflı, Yeni Sabah, 9 Eylül 1954

İstiklâl Marşı'nın ilk mısraındaki müjde, orada dövüşen kahramanlar için değil...

Mısır’a gidişini ne mânâsız şeylere verdiler. Şapkadan ürktüğünü söylediler...

Ahmet Kabaklı - Röportaj: Celâl Bayar, İstiklâl Marşı'nın kabulünü anlatıyor

Ahmet Kabaklı: Muhterem Efendim bugün size hem oğlunuzun vefatı üzerine başsağlığı dilemeye geldik, hem de lütfederseniz İstiklâl Marşımızın kabulünün 62. ve Âkif'in

İSTİKLÂL MARŞI

Zindeliğin en üstün derecesinde bulunan Türkiyede Türk milletinin maneviyatının mümessili olan marş...

En büyük vatan şairlerimizi aruz yetiştirdi.

Namık Kemalle başlıyan, Tevfik Fikretle devam eden vatan şiiri, dün, Mehmed Akifle beraber toprağa girmiş sayılabilir.

Yunus Mürebbi - Manifesto

İstiklal Marşı Yarışması’na para ödülü olduğu için katılmak istemeyen Mehmed Âkif, araya giren dostlarının ısrarlı ricaları ve ödülü almamak şartıyla yarışmaya katılmaya karar verdi. D

"İstiklâl Marşının yalnız bir mısraı, emsallerinin üstüne çıkararak, bir insanı vatanperver etmeye, bir milleti ayağa kaldırmaya kâfidir."

Son haftalarda Türk Gençliğinin kafasını meşgul edecek bir mevzu ortaya çıktı: İstiklâl Marşı’nın değiştirilmesi problemi. Günün vakıalarından bir an yakalarını kurtararak,

"Unutulmayacak ve beni andıracak bir eserim varsa, o da "İstiklâl Marşı"dır."

- Son yazdığı eseri Mısır'da okudum, hayret ettim. Koca Hâmid eserlerinde hâlâ gençliğini yaşıyor.