Milli Müdafaa

İstiklâl Marşı meselesi

Milli Müdafaa Vekâleti Temsil Bürosundan bir mektup aldık. Bu büro, resmî dairelerin içinde en iyi ve en faydalı şekilde çalışanların hemen başında gelir. Buna rağmen, İstiklâl Marşı mevzuunda verdikleri izahatın bizi tatmin etmediğini, bilâkis daha ziyade hayrete düşürdüğünü söylemek zorundayız.

Mektup şudur:

31 Temmuz 1954 ve 12 sayılı mecmuanızın dokuzuncu sahifesinde (Değiştirilen İstiklâl Marşı) başlığı altında çıkan yazı mecmuanıza yanlış şekilde aksettirilmiş olduğundan tavzihe lüzum görülmüştür.

İstiklâl Marşı ne değiştirilmiş, ne de bandoların merasimlerde değişen tempo ile çalmasına dair her hangi bir emir verilmiştir. Ancak temposunun hızlandırılması suretiyle İstiklâl Marşımızın daha canlı bir hale getirilmesi düşüncesiyle bazı tecrübeler yapılmış ve bu tecrübeler sonunda alınan netice Millî Müdafaa Vekâleti kanaliyle Başvekâlete teklifen arzedilmiştir.

Tavzihini rica ederim.

M. M. V.

Temsil Bürosu Bşk.

Kur. Bn.

Bahri Yazır

İstiklâl Marşı üzerinde tecrübeler yapmak herkesin! hakkıdır. Marşın temposunu canlı veya cansız bulmak da öyle.. Bu bakımdan Genel Kurmay Başkanının bu neviden tecrübelere girişmesine, hattâ tecrübeler için askerî bandolar kullanmasına asla itirazımız yoktur.

Fakat İstiklâl Marşı tecrübesi için seçilecek yer Bakanlıklar, seçilecek saat cumartesi günü 13 değildir. Umumî yerlerde İstiklâl Marşı tecrübesi yapılmaz. Genel Kurmay Başkanı pekâlâ bilir ki itfaiye kumandanı itfaiye bandosuna, polis müdürü polis bandosuna İstiklâl Marşı tecrübesi yaptırmaya kalkışırsa ve bu tecrübeler resmî bir daireye bayrak çekme merasiminde cereyan ederse tam bir keşmekeş olur.

Tecrübe yapmak’ için dağ, bayır, kır yok değildir. Orada tempo denemesi yapılsın, Başvekâlet teklife müsbet cevap verir ve Baranselin temposunu beğenirse marş o zaman Bakanlıklarda çalınsın.

Ama lütfen, daha evvel değil!

Akis, 07 Ağustos 1954, sayı: 13, s. 10

İstiklal Marşı... O da bir mesele!

Yine Akif. Birkaç hafta oluyor, Mehmet Akif hakkında düşündüklerimi bu sütunda söylemiştim.

"İstiklâl Marşı"nı kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisi de kültür ve heyecan bakımından aynı yüksek seviyede idi.

Ziya Gökalp, büyük mefkûrelerin, cemiyetlerin buhranlı devirlerinde doğduğunu ve onlara yol gösterdiğini söyler. İstiklâl marşları da böyledir.

Birçok şairin, Mehmet Akif'in devreye girmesi üzerine yapıtlarını yarışmadan çektiğini de öğrenmiş bulunuyoruz.

Gazetede okudum, dilimiz, dünyada en çok konuşulan ilk beş dil arasındaymış. Beni önce biraz şaşırttı bu.

MİLLET İÇİN, ORDU İÇİN BİR İSTİKLÂL MARŞI'NA İHTİYAÇ VAR

Vekil ile görüştüm, dedi; sizinle de konuşmak isterim. Millet için, ordu için bir İstiklâl Marşına ihtiyaç var. Böyle bir marşı müsabakaya koyacağız. Güftesi ile bestesi için beşer yüz lirayı, Büyük Erkân-ı Harbiye’den aldım. Hemen işe girişiniz. Neticenin çabuk elde edilmesini isterim, dedi.

Metin Boyacıoğlu, Erdal Arslan - Mehmet Akif'in Kastamonu Günleri

Kandemir’in satırlarıyla, söyleşinin bundan sonrasını da hatırlatmakta fayda var: "(Akif) yavaşça yatağından doğruluyor, yastıklara yaslanıyor, sesi birden canlanıyor:

Şerefsiz derler

Dünkü muhterem gazetenizde “Bu ne hürmetsizlik” başlığı altındaki yazınızı çok büyük bir tessürle okudum.

"Bizi tarih sahnesinden silmek isteyen güçlere karşı müthiş bir mücadele vermiş ve bunu da başarmıştık."

Ankara’da toplanan Büyük Millet Meclisinin açılışında, açılış töreninde bando ile çalınacak bir marş bulunamaz.