Fikri kavmiyeti telin ediyor Peygamber
diye bar bar bağıran Akifi milliyetperver bir adam sayıyorlar; sonra da, bütün varlığını insanların hürriyeti, saadeti için sarfeden Fikret’in yüzüne tükürmek cesaretini buluyorlar!
Fikret’e yapılan hücum, milliyetçilik namına, Türkçülük namına değil, Akif’in temsil ettiği ölmüş, fakat birtürlü gömülememiş bir zihniyet namınadır. Fakat ileri düşünenler, Fikret’in kendilerinden olduğunu hiçbir zaman unutmıyorlar.
Fikret, Akif gibi en hassas bir zamanda
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
diye haksızlığa, gadre karşı pasif vaziyette kalmamış, bütün suçu mücerret olarak medeniyete yüklemiye kalkmamış.
Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;
Göz yumma güneşten ne kadar nuru kararsa
Sönmez ebedî her gecenin gündüzü vardır.
diye daima mert, daima ideâlist, daima hak ve hakikat arıyan bir adam olarak haykırmasını bilmiştir.
Hüsamettin Bozok, Yeni Adam, Mart-Aralık 1939, Sayı: 260, s. 17
Başbakanlığı döneminde Celal Bayar çağrılı olarak Yunanistan'a, oradan da Yugoslavya'ya resmi bir geziye çıktı.
Nizamettin Nazif - İstiklâl Marşı değişir mi değişmez mi?
Üç dört gün evvel bir arkadaşın evinde konuşuyorduk. Biri dedi ki:
— İstiklâl Marşı’nı nasıl buluyorsun?
"Biz İstiklâl Marşını söylerken duyduğumuz heyecanı, Akiften değil, o günlerin haşmetinden alıyoruz. Güzel olan Akif’in nazmı değil, bizim heyecanımızdır."
Âkif “Milli” olamaz!
Bana İstiklâl Marşı’nın nasıl bir hava içinde doğduğunu sordunuz. Her ot, her çiçek, her ağaç ve her hayvan, bir iklim içinde doğar. Bunların şekilleri, renkleri ve kokuları üstünde, o iklimin tesiri, dünyanın bildiği bir hakikattir.
Ölüm, Akifi aramızdan aldı götürdü, fakat…
Onun adı tarihte olduğu gibi yüreklerde de yaşıyacaktır. Çünkü yazdığı marşla adı Türk istiklâline bağlı, yani ebedî kaldı.


