Ebedi şair Mehmed Akif’e behemehal gerilik isnad eylemek istiyen muarızları, onun şaheseri olan İstiklâl marşındaki şu mısraa ilişirler:
“Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar!.”
Gûya, büyük edip, bu sözlerile medeniyete karşı düşmanlığını ifade eylemiş imiş..
Halbuki, Akifin kasdeylediği, alelâde medeniyet mefhumu mudur? Şüphesiz ki hayır! Onun, haklı gayzını tahrik eden o medeniyet namına, bin türlü zulüm işliyen camiadan başka bir şey değildi.
Ve bugün, siz de gelin de, medeniyet âleminin tutar yerini bulursanız, ona sahib çıkın! Şu bir hafta içinde, yerli, yabancı gazetelere hele bir göz gezdirin, başınızı önünüze eğip bir senelik vekayiin zihninizde hülâsasını yapın, gönlünüzü yoklayıp, bir yıl zarfında geçirdiğiniz korkuların, duyduğunuz endişenin izlerini araştırın.
Medeniyet bu mu?. Dünyada muhakkak ki bir ilerleyiş var. Fen, san’at alabildiğine gidiyor. Fakat nereye? Hedef nedir? Utanmadan itiraf edebilir misiniz? Ne çıkar? Söyleyin: Bütün hamleler, gayretler, insanların birbirlerile boğuşmasına, birbirlerini imha etmesine matuf değil mi?
Gûya medeniyetin zaferi için ihtiyar edilen dört yıllık cihan harbinden beri geçen zaman içerisinde beşeriyet kaç ay rahat etti?
Geceli gündüzlü çalışan laboratuarlardan insanların iyiliğine, huzuruna, refahına hâdim, belli başlı bir ihtira çıkmış mıdır?
Yirmi senedir kansere mi çare bulundu? Veremin serumu mu keşfedildi? Fıkaralığı ve işsizliği ortadan kaldıracak umumi bir plân mı çizildi?. Ne oldu, sorarım size?
Uzakşarka bakın.. Afrikanın göbeğine.. Akdenizin öbür ucuna.. Orta Avrupaya.. daha yukarıya.. daha aşağıya, sağa, sola göz gezdirin..
Her tarafta, “medeniyet”in, - Akifin kastetmiş olduğu medeniyetin – korkunç ve sırıtgan çehresini görür, “Kan!. Kan!.” diye haykıran sesini işitirsiniz.
Türk şairi, gayzında ve nefretinde haklıdır. Yalnız o, İstiklâl marşını ibda ettiği zaman, medeniyet, foyasını bu derece meydana çıkarmamış, kan ihtirasını bu mertebe aleniyete vurmamıştı. Akif onu tek dişli bir canavar halinde görüyordu. Şimdi ise, medeniyet otuz iki dişi ile birden sırıtıyor.
Akif bunu mu tel’in etmiyecekti?.
Bunu mu? Yüz fabrikasından doksan dokuzunu gelecek harbde daha çok adam öldürecek vasıtalar yapmak için durmadan, dinlenmeden çalıştıran “Medeniyet”i mi?!
Ekrem Talu, Son Posta, 03.02.1939, s.2
İLAHİ’DEN MARŞA
“İstiklal Marşı” sözünü bile ilk defa duyuyordum. Tekkedeki ilahilerden, okuldaki marşa gelmiştim.
İSTİKLÂL MARŞI
Zindeliğin en üstün derecesinde bulunan Türkiyede Türk milletinin maneviyatının mümessili olan marş...
Mehmet Akif Bey'in vasat kıymette bir manzumesi...
İlk hürriyet senesinden beri binlerce türkü ve marş çıktı, içlerinden bir çoğu notaya, müzikaya, mektebe alındı, yüz binlerce çocuk ve asker...
MİLLİ MARŞ MESELESİNE DAİR
Dünyada başka hiçbir vasıta tasavvur edilemez ki musiki gibi bir an içinde kulaklardan kalplere inerek ruhlarda bir his ve heyecan dalgası, hatta bir ihtiras fırtınası uyandıracak kudrette bulunsun.
Duhter Bayraktar - Mehmed Akif Ersoy ve İstiklal Marşı
stiklâl Marşı'nı yazması için yapılan ısrarlara rağmen Âkif, içinde para olduğu için teklifleri geri çevirir. Sonra Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin kazandığı takdirde ödül verilmeyeceğini
Koca bir milletin ölüm kalım savaşının canlı bir tarihi, bir destanı idi
İstiklal Marşı millete mal olalı kırk yıl oldu. Bu müddet içinde zaman zaman bazı boğuk sesler güftesini tırmalamak istediler. Bestesi ayrı bir sanattı.
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar
Biliyorsunuz; bugün içinde yaşamakta olduğumuz asır, yirminci asırdır. Yirminci asra ise, medeniyet ve konfor asrı ismini veriyorlar.


