AKİF Münakaşası mı? Yoksa…

Mehmet Âkif'in ölümünün ikinci yıldönümü münasebetiyle yapılan ihtifaller etrafındaki neşriyat devam ediyor.

Ölmüş bir şairin eseri ve bir edebi meselenin etrafında konuşmak, münakaşa yapmak güzel bir şeydir. Ölümlerin en hakikisi olan nisyanın bir şahsiyeti gömmek, bir devri hiçe saymak, bir eseri bir avuç toprak haline koymak mutat haline girdikten sonra bu alakaya insan ne der?

Hattâ bunu bir kültür ve vefakârlık hareketi sayabilir?

Ben hâlâ son münakaşalar üstünde bu psikolojiyi muhafaza etmek emelindeyim. Fakat şüpheleniyorum. Harıl, harıl makaleler yazarak Akif müdafaası yapan muharrirlerin bana:

“—Ne de toy adam, diyeceklerinden korkuyorum.”

Çünkü okuduğum münakaşa yazıları artık ne bir edebiyat davasıdır; ne de bir sosyal meselenin fikir ve ilim cephesinden tahlildir: Hattâ daha sarahatla söyliyebilirim ki ortada müdafaa edilen yaşamış ve bugün ölmüş bir sanatkâr değildir.

Şair Akif bu makalelerin ortasında aktüel hale sokulması istenen bir meselenin serlavhası ve reklâm kartelası, çığırtkanı haline sokulmuştur.

Sanata zerre kadar hürmeti olan bir insan, bir devrin ifadesi olmuş olan bir sanatkârı böylece ihtibas halinde kalmış bir takım hisleri, fikirleri ortaya atmak için âlet ve vasıta diye kullanmaz.

Sanatı bu kadar pespâye, bu kadar hizmetçi telâkki etmek sadece ayıp değil, sanata karşı da nankörlüktür.

Safahat şairini şiir ve edebiyat hududu içinde münakaşa mevzuu yapmak isteyenler evvelâ onu tanımalı, sonra da edebiyat ammesi üstünde edeb hududu dışında kalmayan mütaleaları ileri sürmelidir.

Halbuki konuşmaların mevzuu şudur:

“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” şiarı bizim hâlâ milli davamızın sembolüdür.

Bu iddia ile Akifin sanatkârlığı arasında ne münasebet vardır.

Milliyetçiliği, “Türk milletini muasır milletler seviyesine çıkarmak ve Türk milletinin kültür hususiyetini muhafaza etmek” diye tarif eden bir memlekette “medeniyetin tek dişi kalmış canavar” sayılmasını istemek edebiyat münakaşasından, Akif müdafaasından daha pek çok başka bir şey değil midir?

Bir adam “medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” şiarına inanabilir. Fakat bunu Türk milliyetçiliğinin alameti olarak değil, asıl adiyle, hüviyetiyle anar.

Edebiyatın ve sanatın bayraklarını Akifin kemiklerine takarak sokak sokak dolaşmak emsalini İslâm tarihinin pek çok tanıdığı haleti ruhiyelerden biridir.

Gene Akifin cesedini, Muaviyenin, Osmanın kanlı hırkasını Şam caddelerinde dolaştırdığı gibi, bir sansasyon mevzuu yapan makalede Ruzveltten fetva almmak suretiyle dinin cemiyet hayatında esas olduğu ileri sürülüyor.

Zavallı Akif, sana acıyorum. Sen sağken hiç bir düşmanın sana bu kadar hakaret edemedi. Çünkü sen hiç bir davanın yalancı şahidi olmadındı!

Sadri Ertem, Vakit, 11 Birincikânun 1939, s.2

Medeniyet

Son seneler içinde bir çok kelimelerin mânaları adeta büsbütün değişti.

Hemşeri Göziyle

Bir millî marş bestesi için müsabaka tertip edildiğini gazeteler yazdılar. Bu müsabakaya şimdiye kadar hiç bir musikişinas iştirak etmemiş.

İstiklâl Marşı

Öyle bir ülkeyiz ki istiklâl-i tam'dan vazgeçmişiz, istiklâl'i çoktan unutmuşuz...

İSTİKLÂL MARŞI’NIN ELLİNCİ YILDÖNÜMÜ

Geçen hafta istiklal ve kurtuluş mücadelesinin şanlı destanını besteleyen İstiklâl Marşı’mızın ellinci yıldönümünü tes’id ettik.

Osman Nuri Ekiz - Mehmet Akif Ersoy; "Akif'in milliyetçilik hisleri"

Akif’in milliyetçilik hislerinin coşkun bir ırmak halinde çağladığı şiirlerinde en başta İstiklâl Marşı’nı saymak gerekir. Onun milletimiz hakkında sahip olduğu fikirlerinin ve...

İSTİKLÂL MARŞI MÜNEKKİTLERİ: “MİLLETİN VATANI, BAYRAĞI, MİLLİ MARŞI DA DEĞİŞEBİLİR...” 

Yukarıya başlık olarak aldığımız söz 1940 yılında bu milletin bağrında çöreklenen hainlerden Sabiha Zekeriya Sertel adlı bir yazar tarafından söylenmiştir. Geçenlerde aynı mahiyette Ankara’da çıkmakta olan C.H.P. yayın organı Ulus’da üç sütun üzerine ve büyük başlıklarla neşredilmiş bir makaleyi gördüğümüzde hayretlerimizle beraber daha evvel bu konuda yüzlerce defa yapılan teşebbüsleri hatırladık ve bu konudaki gayretlerin hangi kaynaklardan beslendiğini araştırmak ve genç Türk nesillerine bunların mahiyetini anlatmak istedik. 

Günün düşünceleri...

Günün düşünceleri

Öz anası olanlara :

-Senin anan budur!

diye bir başka kadını;

Babası olanlara :

-Senin öz baban bu adamdır!

diyerek yabancı bir erkeği tanıtmağa uğraşan zavallı, gülünçtür de kendi öz inanı, kendi öz ülküsü, kendi öz rejimi ve kendi reyiyle başa geçmiş şefi bulunan bir millete yabancı bir inan, yad bir ülkü, özge bir rejim sunarak :