Hemşeri Göziyle

Millî Marş Bahsi

Bir millî marş bestesi için müsabaka tertip edildiğini gazeteler yazdılar. Bu müsabakaya şimdiye kadar hiç bir musikişinas iştirak etmemiş. Bu vaziyet karşısında: “Bu iş nasıl olacak?” diye endişeye düşenler de yok değil.

Bence mesele gayet sarihtir: Musikişinaslarımız millî marş müsabakasına iştirak etmediklerine çok isabet etmişlerdir.

Bu istinkâf her halde, müsabaka ile millî marş yapılamıyacağını takdirden ileri gelmiştir. Bunu bir misal ile izah edeyim: Farzedelim ki pilâvdan memnun değiliz de onun yerini tutmak üzere başka bir millî yemek bulmak istiyoruz. Bunun için bir müsabaka açıldı, bir de jüri heyeti teşkil edildi. Bütün ahçıbaşılar özene bezene birer tencere yemek pişirip hakem heyetinin önüne koydular. Aza her kaptan bir lokma aldıktan sonra tencerelerden üzerinde karar kılarak:

“—  İşte millî yemeğimiz şu tenceredeki yemektir!” dedi.

Eğer jüri böyle karar verdi diye o günden itibaren o yemeğin her vatandaş sofrasında pilâv yerini tutacağına inanırsak saf dillik etmiş oluruz.

İşte millî marş ta bunun gibidir. Herhangi bir marşın millet şarkısı haline gelebilmesi için kendi kendine doğup bütün ağızlara yayılması lâzımdır.

Millet zaikasını en çok memnun eden hangi yemekse sabah akşam o yemeği yer; millî gururunu en iyi hangi şarkı ifade ederse millî hislerini kabartmak istediği zaman o şarkıyı söyler.

Millî marş bestelemekte her musikişinas serbesttir. Herkes kendi şarkısını ammenin rağbetine arzeder, günün birinde bu havalar içinde birinin tutulduğu görülür. Millî marş ta bu suretle kendiliğinden doğmuş olur. Nitekim pilâvın da millî yemek haline gelmesi başka türlü olmamıştır, zannederim!

Hemşeri, Son Posta, 24 Kânunusani 1932, s.4

 

"Büyük ve samimi bir inan ile bağırıyor."

Son zamanlarda pek çorak ve gayesiz kalmış olan edebiyat âlemimiz mühim direklerinden birini daha kaybetti.

ARŞA DEĞEN BAŞ

Benim milletimin İstiklâl Marşı’dır bu! 1 Mart 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilk defa ve tekrar tekrar okunup söylendiği günden tâ bugüne, saymak mümkün mü, kaç defa söylenilmiştir? Kaç yüzyıl daha söylenilecek, mümkün mü cevap vermek? Yürekleri helecan ve göğüs kafesleri harf harf bu marşın mısra ve mânâsıyla dolup taşan kaç nesil geldi, kaç nesil yetişti ve yaşlandı? Ve daha kaç nesil gelecek ve yaşlanacak?…

Mahmut Goloğlu - Tek Partili Cumhuriyet

Milli Türk Talebe Birliği, ayrıca, aradan on yıl geçmiş olmasına rağmen, İstiklal Marşı’nın doğru dürüst söylenemediğini göz önünde tutarak, gençlerin toplu halde

MARŞ…

Enternasyonal marşının tarihçesini bilmiyordum. Başyazarımız Nadir Nadi anlattı:

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar

Biliyorsunuz; bugün içinde yaşamakta olduğumuz asır, yirminci asırdır. Yirminci asra ise, medeniyet ve konfor asrı ismini veriyorlar.

BÜYÜK DOĞU

Bu şiiri Necip Fazıl Kısakürek bundan tam altı sene evvel yazdı.

O zamanlar (Ulus) gazetesi, Cümhuriyetin 15inci yıl dönümü için bir marş müsabakası açmıştı. Gaye, bütün memleket şairlerinin de iştiraki beklenen bu müsabakada kazanacak olan eseri, Cümhuriyetin 15inci yıl marşı olarak değil, İstiklâl veya Türk millî marşı olarak kabul etmekti, Zira Atatürk, Mehmet Akifin İstiklâl marşını sevmemeğe başlamıştı.