En büyük vatan şairlerimizi aruz yetiştirdi.

Mehmet Âkif

En büyük vatan şairlerimizi aruz yetiştirdi. Namık Kemalle başlıyan, Tevfik Fikretle devam eden vatan şiiri, dün, Mehmed Akifle beraber toprağa girmiş sayılabilir. Millî veznimiz hece olduğu halde, hece  şairlerimiz için Namık Kemalin «Vaveyla»sı, «Kaside»si gibi, Tevfik  Fikretin «Sis»i, «Rübabın cevabı»,  «Millet Şarkısı» gibi, Mehmed Akifin «Çanakkale»si ve «İstiklâl Marşı» gibi, bir milletin hafızasına her  mısraı atalar sözü haysiyetile malolan, vatanın büyük günlerinde bir  ağızdan haykırılan, en perakende ve şaşkın ruhları bile tek bir müdafaa  aşkı ve iradesi içinde bir araya devşirerek ayağa kaldıran, «millî» vasfına tam lâyık bir şairimiz çıkmadı. Namık Kemalden ve Tevfik Fikretten sonra, iki gündenberi, Mehmed  Akif de yoktur, Vatan şiirinin bu üç  büyük zirveli sıra dağları üstüne ölümün kara bulutu indi. Bütün ölçüleri ve haysiyetile düşünürsek, bugün, Türk vatanı şairsizdir. 

Gözlerimiz, boş kalan bu üç kürsünün ayakları dibinde bazı namzedlerin karaltılarını seçmiyor değil.  Kendilerine, vatanın büyük emellerini, acılarını ve hasretlerini nida eden güzel manzumeler borçlu olduğumuz birkaç aruz ve hece şairimizi  unutmak hafızasızlığına, yahud unutur görünmek politikasına düşmek istemem; fakat bu üç büyük  vatan şairinin ve onlarla beraber yokluğa karışan diğer bir ikisinin yaşayışlarile söyleyişleri arasındaki  şahıs ve eser ahengi, daha açıkçası, onları yalnız eserlerile değil hayatlarile de birer fazilet abidesi halinde sivrilten büyük feragat, yerine koyamadığımız birer şeceresiz tarih kıymeti olmuş, varis bırakmamıştır. 

Tesadüfle izah olunamıyacak kadar muayyen, tek bir sebebden ileri  geliyormuş gibi sabit bir kader, vatan şairlerimizin hepsini ya sürgünlerde, yahud zaruret, hüsran ve muhitin tüyler ürpertici tasasızlığı içinde öldürdü. Mehmed Akif de bu korkunç an’aneden kurtulmuş değildir.  Son defa Mısırdan İstanbula geldiği zaman, Fransızların Marseyyez’ini  yazan Rouget de Lile’in yüzüncü yıldönümüydü. Sosyalist, komünist, nasyonalist, ruvayalist bütün Fransa onun mezarına diz çöküyordu; bütün Fransa yüz sene sonra Marseyyez şairini ve bestekârını anarken, Türkiye, on sene içinde, İstiklâl şairini unutmuştu. Akıbeti gözönünde olan hastalığında bir Mısırlıdan başka ona tek bir Türkün yardım eli uzanmadı, bilâkis bazı gazetelerde, aleyhine yazılar çıktı. 

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda 

Bugün Akif de o toprağın içindedir ve o şüheda arasındadır. Bütün ömrünü Türk bayrağındaki hilâlin  şerefini müdafaaya tahsis eden şairin arkasından kendi mısraı tekrar edilebilir: 

Bir hilâl uğruna Yarab ne güneşler batıyor! 

Peyamî Safa, Cumhuriyet, 30.12.1936

Osman Nuri Ekiz - Mehmet Akif Ersoy

Milli Kurtuluş Savaşı’mızı Türk Milleti adına yürütmek üzere 23 Nisan 1920’de Atatürk tarafından Ankara’da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açılışında, bando ile çalınıp

Mehmed Akif Hakkında Mithat Cemalin eseri

Büyük Millet Meclisi kürsüsünden şiirleri okunan ve alkışlanan iki şairimiz vardır: Biri Mehmed Akif, diğeri...

İdris Küçükömer - Düzenin Yabancılaşması - Batılaşma

Daha sonra birikim ve geniş pazar, sanayi devrimini getirdi. Bu bir yandan makineli ve kitle halinde üretim ve öte yandan da işçi sınıfının bir gecikme ile büyümesi demekti.

Gene Milli Marş

Milli marşın İstanbul radyosunda niçin çalınmadığı hakkında yazdığım yazıdan sonra, bu meselenin efkâri umumiyede uyandırdığı akisler, hassas bir noktaya dokunduğumu ispat etti.

​​​​​​​İstiklal Marşı’nın Meclis’te görüşülmesi sırasında bazı milletvekilleri Akif’in şiirine muhalefet etti. 

Muhalefet edenlerin başında -bugün Ankara’da Kavaklıdere semtinde adı bir sokağa verilen- Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi Bey vardı.
 

Duhter Bayraktar - Mehmed Akif Ersoy ve İstiklal Marşı

stiklâl Marşı'nı yazması için yapılan ısrarlara rağmen Âkif, içinde para olduğu için teklifleri geri çevirir. Sonra Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin kazandığı takdirde ödül verilmeyeceğini

Konservatuvar muallimlerinden piyanist Cemal Reşit Bey, milli marş hakkındaki...

Milli marş yahut milli Hymne tekmil halk tarafından ezberlenebilecek bir kabiliyette olmalıdır. Meselâ, rastgele bir köylü, bir çoban, milli marşı, kolaylıkla teganni edebilmeli, güftesini okumalı, mânasını anlamalı ve milli marşa karşı sevgi ve hürmet beslemelidir.